“Senin üzerindeki formayı soydururum, kapının önüne koydururum”. Annem yıllar önce bir yaz sıcağında Yalıkavak’tan Bodrum’a indiğinde şehir merkezinde işlerini tamamlarken, bu sözleri duyunca çok şaşırmış. Sesin geldiği tarafa baktığında gösterişli bir arabanın yanında bir adamla bir polis memurunun karşılıklı konuşmalarına şahit olmuş. Polis memuru adamın arabasını bulunduğu noktadan almasını istiyormuş, adam da buna direniyormuş. Polis memuruna “Ben bu arabayı buradan çekmem. Çekmediğim gibi senin üzerindeki formayı soydururum, kapının önüne koydururum” diye polise çıkışıyormuş. Polis memuru da “Beyefendi ben görevimi yapıyorum. Bu arabayı buradan çekmek zorundasınız” diye karşılık veriyormuş. Annem kalantor adamın polis memuruyla böylesi bir öz güvenle ve tehditkar bir üslupla konuşmasından, bu tehditin gerçekleşebilmesinden ve polis memurunun bu küstah adam karşısında ezilebilme, işini kaybetme ya da tayin olması olasılığından çok endişelenmiş ve yanlarına gidip adama “Sen nasıl konuşuyorsun memur beyle böyle!” demiş. Adam duraklamış, polis memuru anneme “Teşekkür ederim hanımefendi. Ben hallederim” demiş ve annemi kibarca oradan uzaklaştırmış.
Eve dönene kadar annemin içi içini yemiş ama eve dönünce de hemen Bodrum Emniyet Müdürlüğü’nü aramış ve bir yetkiliyle görüşmek istediğini söylemiş. Karşısına çıkan yetkiliye olayı anlatmış ve o polis arkadaşın sadece görevini yaptığını ama karşısındaki adamın polisi tehdit ettiğini anlatmış. Telefondaki yetkili de çok net ve kesin olarak meslektaşlarının yanında olduklarını söylemiş. Annemin içi rahatlamış ve telefonu kapatmış.
Nereden geldik bu anıya? Geçen hafta İz Gazete’de okuduğum bir haberden; İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı ekipler uygulama yaparken bir otomobili durduruyorlar. Otomobil ve şüpheliler üzerinde arama yapan ekipler bir miktar uyuşturucu ve bazı yayın organlarına göre ruhsatlı, ruhsatsız uzun ve kısa namlulu silahlar ve el bombası ele geçiriyorlar. Şüpheliler, gözaltına alınıyor, haklarında işlem yapıldıktan sonra da serbest bırakılıyorlar.
Sonradan, şüphelilerden birinin olay yerinde ve emniyette işlemleri yapıldığı sırada kendi sosyal medya hesabından polislere yönelik tehdit ve hakaret içeren paylaşımlar yaptığı anlaşılıyor. Şüpheli, paylaşımlarının birinde bir polis memurunun ismini ifşa ederek, onu tenha bir yerde sıkıştırabileceğini ve o zaman da özür kabul etmeyeceğini ifade eden bir cümle yazıyor. Diğer yandan, aynı sosyal medya hesabında şüphelinin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski Başbakan Binali Yıldırım ve bazı polis yöneticileri ile çekilmiş fotoğraflarının olduğu medyaya yansıyan haberler arasında. Bu fotoğraflar ortaya çıkmasa, olayla ilgili olarak olağan hukuki mekanizmaların işleyeceği konusunda küçük de olsa bir soru işareti oluşmayacak ve bu yazıyı yazma gerekliliği de ortaya çıkmayacaktı. Bu fotoğrafları görmek de son derece üzücü, düşündürücü ve endişe verici.
İzmir’in içinde ruhsatlı-ruhsatsız silah, el bombası ve uyuşturucu bulunan bir araçla dolaşılması, yakalanıldığında da güvenliğimizi emanet ettiğimiz kamu görevlilerinin sosyal medya üzerinden ve ismen tehdit edilmesi asla kabul edilemez.
Sahada görev yapan polislerin büyük bir çoğunluğu gün boyunca halkın içindedirler. Sürekli olarak, karşılaştıkları olaylarla ilgili anlık değerlendirmeler yapmak, çıkabilecek sorunları önceden tahmin etmek, sorun çözmek, şüpheli durumları belirlemek ve izlemek, insanların arasını bulmak, bilgi toplamak, dinlemek, dil dökmek, çalışmalarının yasalarla ve talimatlarla uyumluluğundan emin olmak, sözlü ve yazılı raporlar vermek görevlerinin ağırlık noktasını oluşturmakta. Silahlar, el bombası ve uyuşturucuyla dolaşan bir otomobilin durdurulması örneğinde olduğu gibi, polislik mesleği görev, zaten doğası gereği stresli ve tehlikelidir ve zaman geçtikçe de daha stresli ve tehlikeli hale gelmektedir. Bu sorumluluklarının üstüne polislerin bir de yukardakilerden güç aldığını ima eden kişiler tarafından tehdit edilmelerine asla müsaade edilmemelidir. Kamu görevlileri de böyle davranan kişilerden uzak durmalıdırlar. Polis memurlarının, görevlerini yasalara uygun şekilde yaptıkları sürece devletin güvencesi altında olduklarından, amirlerinin ve vatandaşlarının destek ve takdirini alacaklarından emin olmaları gerekir.
İyi seçilmiş, yetiştirilmiş, görevine odaklanmış bir polis memurunun vatandaşları nasıl etkili bir şekilde koruyabildiğini İzmir’de yaşayanlar Ocak 2017’den bu yana çok iyi biliyorlar ve buna vesile olan polis memurunu minnetle hatırlıyorlar. Bugün de, içinde silahlar, el bombası ve uyuşturucu bulunan bir aracı durdurup, gerekli kanuni işlemleri yapan polislere İzmir’de yaşayan vatandaşlar müteşekkirdir. Görevini yapan bir polis memurunun sosyal medya yoluyla tehdit edilmesi asla kabul edilemez. Bu eylem, polis teşkilatının işleyişini etkileyebilecek ciddi bir saldırıdır, ciddi bir şekilde değerlendirilmesi ve gereğinin yapılması çok önemlidir.