Marjinallik kelimesini, Gezi’den bu yana hiç olmadığı kadar çok duyuyoruz. Dillere ve çoğu insanın üzerine yapıştı, kaldı. Halbu ki içinden geldiği gibi saçına sakalına şekil vermek ve hissedip düşündüklerini dillendirmek sahibi için hak, toplum için de çeşitliliktir.

Geçtiğimiz günlerde “Hani biz marjinaldik?” mesajıyla düğünde dans eden genç bir kadının videosu paylaşıldı. Videodan değil de mesajdan korktum. Kılık kıyafete bu kadar anlam yüklemek bir kenara, tanımadığımız birini sosyal medyada yargılama hakkını kendinde görmek çok tehlikeli. Hoş tanısan bile yargılayamazsın. Zira yargılama, şiddetin dile düşen hali... Sonrası bolca bastırılmış duygu ve kendini ifade edecek yer arama hali.

***

Ürdün’deki Wadi Rum’da bir düğünün haremlik bölümünde gördüklerimi hala unutamıyorum. Düğüne daha girmeden saatler önce fotoğraf çekmemem için uyarıldım. Bu uyarıyı aldığım odada üçü Bedevi biri yol arkadaşım olan dört erkek vardı. Bedevi arkadaşlardan biri, yol arkadaşımın eşim olmadığını öğrendikten sonra nasıl olduysa benimle göz teması kurup konuşmaya başladı. Arkasından telefonunu çıkartıp ud çalarken, jiple patinaj çekerken ve kalaşnikof kullanırken çekilmiş videolarını izletti. Başından sonuna benimle kurmadığı ve kurmaya çalıştığı iletişim şekli önce şaşkınlık ardından üzüntü nedenim oldu. 

Düğün saati gelince, avlusunun yarım duvarları keçe tentelerle kaplanmış bir eve girdim. Avlunun yerlerinde halı serili, kenarlarda sandalyeler genç bir kız cep telefonunu hoparlöre bağlamış şarkılar çalıyor. Gün boyu gördüğüm burkalı kadınların yerini altın kemerli, birbirinden şık ve inanılmaz dans eden kadınlar aldı. O dans, öyle normal bir oryantal değildi. Göğsün orta yerinden bir şey taşıyor da onu saçlarının ucundan atmaya çalışır gibi bir dans. Enerjinin yüksekliği, estetiğin ve güzelliğin çok önünde...  İçimde o kadar birikmiş duygu olmadığından ve kendime güvenemediğimden kalkıp dans etmedim. Onun yerine şunu düşündüm; “yapılamayan, söylenemeyen ve gösterilemeyen ne varsa bir kaç saatlik bu düğünde dansla ortaya dökülüyor”.

Bu gecenin yaşandığı Wadi Rum, Nebatilerin ve Bedevilerin en eski yaşam alanlarından. Ve bu özel çöldeki küçük vadilerde, kayalık alanlarda kadınlara ait tarihi çizimler bulunuyor. Petra’ya gidince de büyüklü küçüklü kadın heykelleri görülüyor. Aradan geçen bir kaç yüz yılda öz kökten uzaklaşıyor ve kadınlar fotoğraf bile çektiremiyor.

Bak işte marjinallik bu; yaşadığın coğrafyanın kökünden kopmak. Kadına belli kalıplar biçip o kalıbın dışındaki kadının her türlü iletişime açık olduğunu zannetmek.  Samimiyetsizliğin daniskası! Ne yandan tutarsan tut elinde kalır.

Marjinallikle yargılanmayı belli ki dert edinip düğünde dans eden kadını yargılayanları bundan farklı bir yere koyamıyorum.

Her birimiz inandıklarımızla, kendimize yakıştırdıklarımızla ve dünyaya bakışımızla ayrı bir rengiz. Sana bana böyle davranılmaması bu gerçeği değiştiremez.