Son 2 ayda ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik açıdan hem bireysel hem toplumsal olarak büyük sarsıntı geçirdik. İstemesek de isyan etsek de, pek çok şeye adapte olmaya çalıştık. Yaşam tarzımızda değişim süreceği için adaptasyon becerimiz daha da önem kazanacak.
Birey olarak bizler acı verici bu değişime ayak uydurmaya çalışırken, kurumlar da değişim geçirdi. Örneğin belediyeler, hizmet anlayışlarını ve önceliklerini değiştirdiler!.. Önceliklerini vatandaşa yardıma veren CHP’li belediyeler, her türlü engele, ayak oyununa, mali yönden köşeye sıkıştırma çabalarına kısaca her türlü kötülüğe rağmen; ellerindeki kısıtlı kaynakları vatandaşlarına yardım için seferber etti. AKP o kulvara çekmeye çalışsa da iktidarla kavga etmediler, yapılan hukuksuzlukları anlattılar ama sadece vatandaşa hizmete odaklandılar ve gerçekten tarih yazdılar, yazıyorlar!..
Anketler, CHP’li belediye başkanlarının oy oranlarının artırdığını gösteriyor. Bu, tesadüf değil. Belediyeler, yokluğa, baskıya, engellere, her türlü çirkinliğe rağmen yardımsever ile yardıma muhtaç olanı buluşturup mucizeler yaratıyorlar. Yaratıcı projeler devreye giriyor. İktidarın eline yüzüne bulaştırıp sonunda satışını serbest bıraktığı maskeyi haftalardır İzmir Büyükşehir Belediyesi şahane bir sistemle vatandaşa ücretsiz veriyor. Koliler, mazot destekleri, halk marketleri, askıda fatura… Şu iki ayın siyasi skoru ve kaybedeni belli… İktidar sıfır, otur!..
Dünya Bankası’ndan para aldıkları, Merkez Bankası’nda para bastıkları halde; halkın mağduriyetini gideremediler, en basit maske ihtiyacını bile karşılayamadılar. Salgınla uğraşıp hiç değilse maske işini çözmeye çalışacaklarına, sadece CHP ile uğraştılar. Ama CHP’li belediyeler; yaratıcıkla, sistemli çalışmayla, az kaynakla bile nelerin yapılabileceğini gösterdiler. Öfkeleri bundandır!..
3-5 İzmir Günlerini kayıkçı kavgasına çevirdiler…
CHP’li belediyeler yarışırcasına hizmet etmeye çalışırken, Tunç Soyer farklı bir şey daha yaptı. 5. ayın yani Mayıs’ın 3. gününü 3-5 İzmir Günleri olarak ilan etti. Vayy, ortalık ayağa kalktı. AKP ve MHP cenahını saymıyorum, onlar zaten bahane arıyor. Ama Soyer’in kendi mahallesinden gelen tepkiler ilginçti. 9 Eylül vurgusu yapanlar var ki, hiç katılmıyorum! Elma ile armudu toplamak bu kadar olur…
Zamanlama vurgusu yapıp ‘ne alaka’ diyenler var ki bunlar dikkate alınabilir. Evet, ‘şu günlerde ne gerek var denilebilir’ ama belki de tam da bu günlerde moral motivasyon için böyle bir dayanışma gününe ihtiyaç olduğu düşünüldü, niye böyle bakılmıyor?
Bence sorun, Soyer’in çok güçlü bir ‘katılımcı başkan’ imajı vermesine rağmen, bu kararı ‘pat diye açıklaması’ olabilir. O da sorun mudur, bilemem! Neticede ‘dayanışma’ ve ‘markalaşma’ önemlidir ve İzmir Günleri kararının sonuçlarını görmek için beklemek gerekir.