Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “CUMHURİYET TARİHİ’NİN EN BÜYÜK SOSYAL KONUT PROJESİ” olarak açıkladığı “500 BİN KONUT, 250 BİN ALT YAPILI KONUT ARSASI, 50 BİN İŞYERİ PROJESİ” barınma problemine çözüm arandığı bir ortamda, bir yandan büyük ilgi uyandırırken diğer yandan da; bazı soruları da beraberinde getirdi.

Projeden yararlanmak için başvuranların sayısı ilk bir haftada 4 milyonu aşarken açıklanan sosyal konut projesi yoksulların, dar ve sabit gelirlilerin barınma problemine çözüm getirir mi, konut fiyatlarında ve kiralarda düşüşe yol açar mı, derde deva olur mu? soruları toplumda tartışma zemini buldu.

Ancak; belirsizliklere açıklık getirilmedi, belli başlı sorular henüz cevap bulamadı.

Bu arada; belli olan, proje 20 yıl vadeli olacak, taksit ödemeleri 20 yıl boyunca yılda iki kez (ocak-temmuz) aylarında memur maaşlarına yapılan “zam” göz önünde bulundurularak idarece artırılacak.

Daha anlaşılır bir ifadeyle; 20 yıl süresince her yıl 2 kez olmak üzere toplam 40 kez taksitler zamlanacak.

Dolayısıyla açıklanan konut satış fiyatı “nihai” fiyat değil; “başlangıç” fiyatı olacak ve konutun “nihai” satış fiyatı ancak 20 yıl sonra şekillenmiş olacak.

Ayrıca; dar ve sabit gelirli sosyal kesim, konutu teslim alıncaya kadar hem taksit, hem de kira ödeyecek.

Öte yandan; konutların kura çekimi 6 ay sonra yapılacak, devamında hak sahipleriyle sözleşme imzalanacak, belirlenen “başlangıç” fiyatının yüzde 10’u olan 2+1 konutlar için 60 bin, 3+1’ler için de 85 bin TL peşin ödenecek, konutlar da 2 yıl sonra teslim edilecek. Bu arada; konutlar teslim edildiğinde açıklanan satış fiyatına KDV eklenecek ve peşin alınacak.

Sosyal konut projesinden yararlanma koşulu da; ilk kez ev sahibi olmak, hane halkı gelirinin İstanbul için 18 bin, Türkiye geneli için de 16 bin TL’den az olması.

Ayrıca; başlangıç taksitleri 2+1 konutlar için 2 bin 800, 3+1 konutlar için de 3 bin 187 TL olarak ödenecek.

Bu arada; şehit ve gazi yakınları ile 18-30 yaş arasındaki gençlere kontenjanlar ayrıldı.

Özellikle; 18-30 yaş arasındaki gençler; ya öğrenci ya da okulu kısa süre önce bitirmiş asgari ücretle çalışan kesim.

Bu gençler; peşinatı 60 bin -85 bin TL, aylık taksitleri de 2 bin 800-3 bin 187 TL arasında ve yılda iki kez artırılacak bu parayı hangi gelirle, nasıl ödeyecekler? Bu soru da henüz cevap bulmuş değil.

Ayrıca; yapılacak konutlarda proje, yer ve teknik özellikler bakımından belirsizlikler açıklığa kavuşmuş değil, soru işaretleri var.

İktidarın sosyal konut projesi prensip olarak ihtiyaçtan kaynaklanıyor, doğrudur, desteklenmelidir.

Ancak; yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veren asgari ücretli, işsiz vatandaş, bu projeden nasıl yararlanacak sorusu askıdadır, cevaplandırılmaya muhtaçtır.

CHP’DEN “KANUN TEKLİFİ…”

CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, yaptığı açıklamada; CHP’nin, sosyal konut projesi bağlamında “Kanun Teklifi” hazırladığını ve maddelerin şöyle olduğunu belirtti;

  • Konutun kesin fiyatı önceden belirlenecek,
  • Peşinat alınmayacak,
  • Taksit ödemelerine eve taşındıktan sonra başlanacak,
  • Taksit tutarları “sabit” olacak.

Öte yandan; toplumun çeşitli kesimlerinden gelen ve medyada yer bulan öneriye göre de; konutun zamanında bitirilmesi bakımından iktidar; köprüler, oto yollar ve hastaneler gibi sosyal konut projelerinde de fiyat artışlarına karşı ihaleyi alacak müteahhitlere hazineden “gelir garantisi” verilmelidir.

TOKİ POLİTAKA DEĞİŞTİRSİN,

KOOPERATİFLER DESTEKLENSİN

40 yıllık bir zaman diliminde çatısı altında barındırdığı 200’den fazla kooperatifler aracılığı ile İzmir’in 12 ilçesinde 13 özgün projeyle 150 bin kişinin barındığı çağdaş yaşam alanlarını tamamlayarak hak sahiplerine teslim eden EGE KOOP’un Genel Başkanı olarak yeni politikaya ilişkin önerim şöyledir:

Sağlıklı bir ortamda “barınma” hakkı; temel insan haklarından olduğu gibi, sosyal devletin de en önemli görevidir.

Konut ve kira problemine sürdürülebilir ve kalıcı çözüm üretmede TOKİ; kuruluş amacında da belirtildiği şekilde etkili ve sonuç alıcı bir “sosyal enstrüman”dır.

Ne var ki; Toplu Konut İdaresi (TOKİ), günümüzde kuruluş amacından uzaklaşarak dar ve sabit gelirlilere ödenebilir, “ucuz”, sağlıklı ve nitelikli konut üretme yerine karakol, hastane, pahalı lüks konut, yol ve köprü yapımı gibi alanlarda da faaliyet göstermektedir.

Oysa; TOKİ’nin kuruluş felsefesi, ruhu; konut kooperatiflerini destekleyerek örgütlü sosyal sınıfların konut sahibi olmalarının önünü açmaktır.

Nitekim; bu kuruluş felsefesinin egemen olduğu 10 yıllık ilk dönemde, TOKİ aracılığıyla kooperatiflerin çatısı altında örgütlenen çeşitli meslek gruplarından 1 milyon 200 bin kişi kolaylıkla konut sahibi olabilmiştir.

Bu arada; EGE KOOP TOKİ’nin 1984-1996 yılları arasında TOKİ kredisi ile 20 bine yakın konutu sosyal ve fiziki alt yapısı ile yeşil çevre dokusuyla tamamlayarak kooperatif ortaklarına teslim etmiştir. 1996 yılından bu tarafa ise TOKİ kaynaklarından kredi kullanamamıştır.

Demokratik ve denetlenebilir yapı olan kooperatifleri devre dışı bırakarak merkezi yönetim anlayışıyla konut ve kira problemine köklü, kalıcı, kapsayıcı ve sürdürülebilir çözüm üretmenin mümkün olmadığı günümüzde, yaşadığımız barınma kriziyle ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle; TOKİ, kuruluş amacına geri dönmeli, dar ve sabit gelirlilerden oluşan sosyal sınıfların ve meslek gruplarının örgütlü yapısı kooperatifleri öncelemeli, sosyal konut üretimini kooperatifler aracılığıyla yapmalı.

Bu bağlamda TOKİ; belediyelerle de işbirliği yaparak konut kooperatiflerine imarlı, alt yapılı arsa tahsis etmeli.

Ayrıca; TOKİ kooperatif ortaklarına düşük faizli, uzun vadeli, ilk 5 yılı ödemesiz ve inşaat maliyetinin yüzde 75-80’ini kapsayacak şekilde “konut kredisi” kullandırmalıdır.

Böylece; bir yandan dar ve sabit gelirliler konuta “kolay” erişebilecek, “konut hakkı” işlerlik kazanacak, diğer yandan da; planlı ve sağlıklı kentleşme olgusu yaşanacak.

Bunun yanında; ekonomi canlanacak, işsizlikle mücadelede istihdam alanı genişleyecek ve konutla doğrudan ilgili 200’ün üzerinde sektörde üretime katılacak, işlevini sürdürecek.

Bugün, geldiğimiz nokta 24 milyon bağımsız konut var, bunun 2,5 milyonu bankalarca icralık, ekonominin dışına çekilmiş.

Konut fiyatlarında ve kiralarda önlenemeyen artış, toplum kesimlerinin yaşadığı “konut krizi”.

Sonuç olarak: Temeli yoksulların kıt olanaklarıyla atılan konutların çatısı, zenginlerin parasıyla kapatılmasın.

Temeli atan, çatıyı da kapatsın.

Sosyal devlet; bunun için var.