Aslında yapılması çok da iyi bir fikir değildi İzmir için. Savaş bitmiş, İzmir yanıp yıkılmışken, Belçikalı bir şirket 1913 yılında kendisine verilmiş “yabancı ortaklığa imtiyaz sözleşmesi” ile gelir. Havagazı Fabrikası’nın hemen yanına, Melez Çayı’nın denize döküldüğü yere, Körfez’in en sonuna bir Elektrik santralinin yapılmasına izin vermiştir Osmanlı. Genç Cumhuriyet bu sözleşmeye hayır diyemez, 1926 yılında temeli atılan fabrika, 1928’de faaliyete geçer. Fabrika deniz suyunu alır, linyit ve taş kömürü ile elektrik yapmada kullanır. Osmanlı’da bulabileceği imtiyazları genç Cumhuriyet’te pek bulamayan Belçika şirketi, fabrikayı ESHOT’a satar. Alsancak bölgesine elektrik veren fabrika bundan sonra ESHOT’un şebekesine elektrik verecek ve troleybüsler buradan üretilen elektrikle çalışacaktır. Fabrikadan havaya yayılan kömür dumanı ve fabrikanın artıkları liman bölgesini inanılmaz bir hızla kirletmeye başlar. Daha 20 sene evvel içinde yüzülmeye, etrafında gezilmeye doyulamayan İzmir körfezi artık kokmaya başlamıştır. İzmir’in havası özellikle kış günlerinde nefes almanın zorlaştığı bir şeye dönüşür. İzmir gün be gün kalabalıklaşır gelişirken, eski İzmir’den eser kalmamaktadır. Günler böyle giderken fabrika 1971’de Türkiye Elektrik Kurumu’na devredilir ve 1989 yılında ekonomik ömrünü doldurarak kapatılır.
2017 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına bir yazı yazarak Tarihi Elektrik Fabrikası’nın kente kazandırılması için tahsisini ister. Aynı zamanda onarılıp onarılmayacağını sorar ama bir cevap alamaz. Aynı yıl belediye, “Elektrik Fabrikası ne olsun?” konulu bir yarışma düzenler, “sürdürülebilir enerji müzesi” konusunda bir fikir birliği olur ve yenilenecek yapının dönüşeceği hal net bir şekilde belirlenir. İzmir’in büyümesi için doğaya verilen zararların bir daha tekrarlanmaması için insanlara gösterileceği bir müze.
2018 yılında birden Elektrik Fabrikası satışa çıkartılır. En başta İzmir halkına verilmesi gereken yer devlet eliyle ihaleye çıkar. Nisan 2019 yılında, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sahibi olduğu Grand Plaza Şirketi 35 milyon dolarlık teklifle ihaleyi kazanır. Fakat Cumhurbaşkanlığı ihaleyi onaylamaz, altı ay bekletir bekletir… Eylül 2019’da “Özelleştirmeye sadece özel şirketler katılabilir. Kamu şirketleri katılamaz” denir. Yani devlet, İzmir’in göbeğindeki bir yapının İzmirliler için müze olmasını değil, özel bir şirketin sahip olmasını alenen istemektedir.
Neredeyse bir sene sonra Özelleştirme Dairesi geçtiğimiz haftalarda yeniden fabrika için ihaleye çıkılacağını söyledi. Ne zaman olacağı, hangi şartlarda olacağı belli değil. İzmirlinin unutmasını, önemsememesini ve her şeyi oldubittiye getirmeye çalıştıkları tüm süreç baştan başlayacak. İzmirli, İzmir’in tarihine, İzmir’e ait olan bu yapı için tekrar çabalayacak. Buranın alınması, buranın gelecek nesillere bizden öncekilerin yaptıkları hataları unutturmamak için, İzmir’in büyürken nasıl neredeyse yok edildiğini göstermek için kullanılması gerek. Bunu gerçekleştirmek bizim boynumuzun borcu.