Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı ‘’üç yıl süreli kamuda tasarruf paketi’’nin yükü çalışana yükleniyor.

Bu bağlamda; 3 yıl süreyle, emekli olanlar kadar kamuya yeni personel alınacak.
Bunun anlamı; istihdamın daralması, kronikleşen işsizliğin daha da artmasıdır. Ayrıca; kamu personelini taşıyan servis araçlarının kaldırılması, lojman kiralarının ve sosyal tesislerin fiyatlarının yükseltilmesi; kamu çalışanlarının sırtına yeni bir yük yüklemektedir. Acı reçetenin halka kesildiği kamuda Tasarruf Paketinin 100 milyar TL’lik bir çerçeveye sığdırılması; ‘’DERDE DEVA’’ olmayacağı ve probleme çözüm getirme yerine ‘’ALGI’’ ya dönük olduğu değerlendiriliyor.
Ekonomistler, Kamuda Tasarruf paketini, ‘’örtülü’’ bir IMF (Uluslararası para fonu) programı olarak yorumluyorlar. Öte yandan; paketle yer alan tasarruf tedbirlerinin önemli bölümünde istisnaların sınırları ‘’MUĞLAK’’ ve ‘’ZORUNLU HALLER DIŞINDA’’ ifadesi de belirsizliği beraberinde getiriyor.

3 yıllık sınırlama seçime endeksli mi?

Kamu da Tasarruf Paketinin uygulama süresinin 3 yılla sınırlandırılması; 3 yıl sonra, seçime bir yıl kala seçim ekonomisine geçileceği ve “seçime ayarlı Tasarruf Paketi’’ şeklinde yorumlanıyor. Böylece; paket, ‘’ikna’’ edici ve toplumsal ‘’rıza’’ oluşturacak nitelikte görülmüyor. Seçime bir yıl kala, yatırım harcamalarında, sosyal yardımlarda ve diğer transfer harcamalarında ‘’PARA MUSLUKLARI”nın açılacağı kuşkusu yaygınlaşıyor.

Bilindiği gibi; ekonominin en kısa tanımı, ‘’KIT KAYNAKLARIN VERİMLİ KULLANILMASIDIR’’

Kamu yönetiminde ‘’gösteriş’’in, ‘’israf’’ın ve ‘’şatafat’’ın olduğu yerde tasarruf olmaz. Kamuda Tasarruf paketinde istihdam alanını daraltmak yerine, iktidara yakın bürokratların ‘’ÇOKLU’’ maaşlarına son vermek; daha gerçekçi ve ikna edici olurdu.

Bu arada; tasarruf paketinde hazine garantili projelere, hasta garantili ‘’ŞEHİR HASTANELERİ’’ne yer verilmemesi; uçak inmeyen havaalanlarından söz edilmemesi; ‘’DAĞ FARE DOĞURDU’’, ‘’DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN’’ değerlendirmelerine neden oldu.

Ayrıca; kamu yatırımlarında mal ve hizmet alımlarında ‘’kesinti’’ yapılacak olması, yerel yönetimlerin de bu kapsamda değerlendirilmesindeki asıl hedefin ‘’CHP’li belediyeleri iş yapamaz hale getirmek’’ olduğu ileri sürülüyor.

Derde deva olur mu?

100 milyar TL’lik kamuda tasarruf paketi; bütçe açığının yüzde 3’ü,1 trilyon 100 milyarlık genel bütçenin de yüzde 1’ i bile değil.
Buna karşılık; Gayri Safi Yurt içi Hasılanın (milli gelirin) yüzde 10’u ‘’kayıt dışı’’ ekonomiyi oluşturuyor. Daha açık anlatımla 250 milyar Dolarlık kayıt dışı ekonomi var.
Bu arada; bir yandan vergiler toplanamıyor, diğer yandan da vergi afları getiriliyor, istisnalar genişletiliyor.
Öte yandan; toplam vergilerin yüzde 65’i ‘’DOLAYLI VERGİLER’’ dan oluşuyor.
Açıkçası; ‘’DOLAYLI VERGİLER (ÖTV)’’ vatandaşın aldığı ekmekten, etten, sudan, sütten, daha birçok mal ve hizmetten, çocuklarının eğitiminden ödediği vergilerden oluşuyor…
Bu nedenle; tasarruf paketinden önce ‘’vergi adaleti’’, ‘’gelir adaleti’’ sağlansın.

SONUÇ OLARAK

Çerçevesi 100 milyar TL olan kamuda tasarruf paketi ‘’HİÇ YOKTAN İYİDİR’’ dersek olur.
Ancak; bu çaptaki tasarrufun ekonomik gelişmeye, vergi ve gelir adaletinin sağlanmasına katkısı olmaz.