Kanada Türkiye’ye teknoloji satışını yasakladı. Diplomatik dille “ülkesinde üretilen teknolojilerin Türkiye’ye ihracat izinlerini askıya aldı.”
Bu yasak nereden çıktı?
Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinde Ermeni güçlerine karşı savaşan düzinelerce insansız uçağıyla ilgili bölgeden gelen raporlar doğrultusunda Kanada bu kararı aldı. Basın toplantısı yapan Kanada Dışişleri Bakanı François-Philippe Champagne şöyle dedi: “Kanada’nın güçlü ihracat kontrol rejimine uygun olarak ve süregelen çatışmalar nedeniyle, durumu daha iyi değerlendirmek için zaman tanımak amacıyla Türkiye’ye yönelik ihracat izinlerini askıya aldım”
Türkiye’nin Kanada’dan aldığı teknolojik ürünlerin başında, Türk TB2 silahlı insansız hava araçlarında kullanılan sensörler geliyor. Çok hassas sensörler gece ve gündüz karadaki her türlü hareketi takip edebiliyor.
Türkiye Kanada’dan askeri ekipman alıyor. 2016 yılında yapılan askeri malzeme ithalatı 4 milyon 245 bin Dolar iken, bu rakam 2017’de 50 milyona, 2018’de 118, 2019’da 152 milyon Dolara çıktı. Son üç yılda Kanada’dan ithal edilen askeri malzemelerin toplamı 326 milyon 322 bin 111 Dolar oldu. Epey büyük bir ithalat rakamı.
Bu bilgileri Kanada barış araştırma enstitüsü, Project Ploughshares’in Katil Mercekler (Killer Optics) adlı raporundan aldım. Raporun içeriği “Wescam Sensörlerinin Türkiye’ye İhracatı- Bir turnusol testi, Kanada’nın silah ticaretine uyumu” üzerine 36 sayfalık bir özel rapor. Eylül 2020 tarihini taşıyan raporun yazarı Kelsey Gallagher.
Daha fazla ayrıntıya girmeden, neden sürekli teknolojik ilerleme dediğimi yineleyeyim. Teknolojide gerideyseniz bir süre sonra tamamen başkasına bağımlı olursunuz. O da özgürlüğünüzü kaybetmenize neden olur.
1974 Kıbrıs çıkartmasında bize uygulanan silah ambargosunu, 46 yıl sonra hala yaşıyoruz. F-35 Savaş uçaklarının bize nasıl tehdit olarak kullanıldığını, parasını verdiğimiz uçakları alamadığımızı ne çabuk unuttuk.
20 yıl önce insansız hava araçlarını vermekten kaçındılar, kendimiz yaptık. Fazla zor bir şey değildi zaten. Şimdi merceklerde, sensörlerde, kameralarda sorun yaşıyoruz. Peki hepsini biz yapabilir miyiz? Tabii ki zor, ama yapabileceğimiz kadar yapmalıyız. Zamanında uçak fabrikalarını kapatan Türkiye, gökyüzünde 60 yıl kaybetti. Şimdi daha çok çalışma dönemi, ama bilimsel olarak. Yoksa Gata başhekim yardımcısının ‘ikinci eşi alın’ diye sapık yaklaşımlarını gündem yaparak değil.
Ülkenin hafızasından silinmeye çalışılan Atatürk 1922’de söyledi: Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkündür.
Azerbaycan tek millet iki devlet dediğimiz kadar bizimle iç içe. Ortak askeri tatbikat yapıp insansız hava araçlarını orada bırakmışız. Ne de iyi yapmışız. Ancak teknoloji çağında havada uçan kuş nerenin kuşu biliniyor. Verilen raporlarla bize kısıtlama geldi.
Zamanında, bundan 40 yıl önce de Amerika Rusya’ya, Çin’e bazı bilgisayarların satışına yasak getirmişti. Ürün satana ağır yaptırım geliyordu. Şimdi nerelerdeyiz?
Amerika Çin’in teknolojik gelişiminden kaygılı. Rusya kendi teknolojisi ile dünya piyasasında yer alıyor.
Kanada'nın Türkiye'ye ihracat yasağı getirmesinden bir yarar sağlamak olası. O da hiçbir projesini tutturamayan damat yerine, ülkesini seven çocuklarımıza, gençlerimize dünya standardında bir eğitim vermek olabilir. Yok derseniz ki Katarlılara tank-palet fabrikasını satalım, onlara İstanbul’da tarla aldırıp sanayi ve konut imarı verdirelim falan filan, bir mercek nedeniyle ülkemizin başını yere eğdirirsiniz.
Buna kimsenin hakkı yoktur, haddi de olamaz.