Sürücünün biri motokuryenin motosikletine arkadan çarptı düşen motorcunun üstünden geçti, onu öldürdü.
Sürücü Somali Cumhurbaşkanının oğlu Mohammed Hassan Shekh Mohamud, motokurye ise biri engelli, iki çocuğu ve eşine bakmak için çırpınan Yunus Emre Göçer. Ambulans geç geldi, ilk tutanağı tutan polisler Yunus Emre’yi suçlu gösterdi, mahkeme tutuklama kararını cumhurbaşkanının oğlu yurt dışına çıktıktan sonra verdi. Olayın ardında önünde çıkan birçok konu var.
Bu konuyu işlemeyi planlarken, bir haber gözüme ilişti: Birinci ligde şampiyonluğa giden Eyüpspor, Şanlıurfa futbol takımını yendi. Maç oynanırken tribünlerden gelen küfürlü tezahürata sinirlenen Eyüpspor’un teknik direktörü Arda Turan tribünlere doğru yürüdü. "Ne var! Ne var! Görüşeceğiz sizinle maçtan sonra" dedi. Küfürlü tezahürat Seçil Erzan hakkındaydı. Seçil Erzan’ın fonuna milyon dolarlar yatıran Arda Turan buna sinirlenmişti, ancak tribündekileri tehdit etmenin bir dayanağı olur mu?
Bazı futbolcu ve teknik direktörlerin neden kabadayılıkları ile gündeme geldiğini düşünürken, aynı akşam Arda’nın futbol arkadaşı Emre’nin teknik direktörlüğünü yaptığı MKE Ankaragücü Çaykur Rizespor maçının sonrasında da benzer olay oldu. Emre’nin hakem Halil Umut Meler’e parmak sallarken sarf ettiği küfürleri basın utancından yazamadı. Ama belki de bu küfürlerden etkilenen kulüp başkanı Faruk Koca ve ekibi gidip Halil Umut Meler’in yüzünü dağıttı, yere düşen Meler’i acımasızca tekmeledi.
Anımsarsınız geçen yıl, 2022 yılının 4 Eylül’ünde Beşiktaş deplasmanda, Ankara’da aynı takımı, MKE Ankaragücü’nü 3-2 yenmişti. Maç sırasında tribünden sahaya atlayan sarı lacivert formalı bir kişi Beşiktaşlı oyunculara tekme sallamış, Josef de Souza bunu önlemişti. Hakem Souza’yı kırmızı kartla oyundan attı.
Brezilyalı futbolcu şöyle dedi: “Önlem alınmaması halinde gelecekte daha vahim olaylar yaşanabilecektir. Bir oyuncuyu öldürdükleri gün veya en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları gün ya da bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız. Hapiste olması gereken kişi hapiste değil. Büyük cezayı alması gereken taraf, yalnızca bir maç saha kapama cezası aldı. Arkadaşlarının ve hakemin fiziki bütünlüğünü korumaya çalışan kişiyi cezalandırdılar. Futbolda şiddete karşı olmanın ve dayanışmanın konuşulduğu böyle günlerde, vereceğiniz mesaj ancak bu kadar kötü olabilirdi"
Josef De Souza futbol sezonunun devre arasında, kendini güvende hissetmediğini söyleyerek ülkemizden ayrıldı. Beşiktaşlılar ve futbolseverler onu hep güzel sözlerle andı.
Aynı takım, bir yıl sonra, bu kez bir taraftar şiddetiyle değil, kulüp başkanının şiddetiyle haber oldu. Bir yumrukla hakemin elmacık kemiğini çatlattı. Kulüp uzun yıllar Melih Gökçek ve oğlunun kontrolündeydi. Şimdi de eski bir AKP Milletvekili olan Faruk Koca başkanlığında yönetiliyordu. Başkan istifa etti, gitti ama takımın ruhunda değişiklik olacak mı, göreceğiz.
Fatih Terim, Arda Turan, Emre Belözoğlu… Türk futbolunun gururu üç kişi. Ancak her biri ünlülüğün genelde getirdiği olgunluk ve hoşgörü yerine, gittikçe artan kabadayılıklarıyla gündeme geldiler.
Kabadayılığın altında sadece bilgisizlik, kültür eksikliği aramak yerine, parasal hırs aramak daha gerçekçi olabilir. Yıllar sonra bu üçlüyü bir araya getiren de Seçil Erzan… “Fatih Terim Fonu” olarak anılan olay aydınlandıkça bakalım nelere tanık olacağız.
Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim diyen Mustafa Kemal Atatürk, her sözü gibi bunu da ölçüp biçip söylemiş. Gel gör ki, siyasetin, tarikatçılığın ve bahisçiliğin kendisine hedef seçtiği futbol sektörü ciddi bir tehlike içinde. Maalesef bazı takımlar ulusal değil uluslararası basında olumsuz olarak anılabiliyor. Bu sorunun mutlaka çözülmesi ve “çürük elmaların” yeşil sahalardan temizlenmesi gerekli.