Havaalanından İzmir’ e doğru giriyorum. Beni karşılayanlar; gri beton bloklarıyla TOKİ ucubeleri. Bir kente bu kadar mı ihanet edilir?
Kentin içlerine doğru yol aldıkça TOKİ konut setleri çoğalıyorlar. Sanki kenti, doğasını, kültürünü yok etmek üzere kuşatma yapıyorlar. “Şirin mi şirin gecekondu evleri” TOKİ’lerin altında eziliyorlar. Yakında onlar tarafından yok edilmeyi bekliyorlar. Ülke insanlarının neredeyse tamamının özlemi olan bahçe içinde bir evleri olmasıdır. Hani şöyle ağaç, çiçek, böcek, toprakla da uğraşmak...
Ancak tam tersi gerçekleştiriliyor. Yerlerine beton ucube setler dikiliyorlar. İnsanın içini karartıyorlar. Maslow’un piramidinin ikinci basamağında yer alan barınma gereksinimi için doğaya yabancılaşmak!
Kenti tepeden gören bölgeye gelince insan ürküyor. Bu nasıl bir kent? Kent değil beton ormanı! Yerleşim alanlarında bir metrekarecik olsun yeşil alan görülmüyor. Her yerde beton var. Kişiliksiz tek tip mimarileriyle kentimizi, kentlerimizi işgal etmiş.
Doğal olarak izlenen politikaların sonuçları olarak tüm kentlerimiz aynı kaderi paylaşıyorlar. Betoncu sermayeye esir düşmek, kişiliğini kaybetmek, doğaya yabancılaşmak.
Kentlilerin kente aidiyetleri yok denecek düzeye getirilmiş. Değil Kültürpark’ı kentlerini alıp götürseniz onları ilgilendirmiyor. Onlar da betonlaşmışlar. Artık ne toplumsal bellek alanları kalmış ne kişisel. Kentle birlikte yaşanmıyorsa o kentin insanlar için toplum için değeri olabilir mi?
Çeşme yok ediliyor. Yarımada talan ediliyor. Körfez açık seçik fosseptik olmuş. Gidin balıkçılarla konuşun. Size ağlarına takılanları anlatsınlar. Sabahları havaya egemen olan lağım kokularından yakınmaları...
Kentlerin her birinin insanlar gibi kişilikleri ve özellikleri vardır. Bunu hemen ve öncelikle dış mimari görünüşüyle fark edersiniz. Kula evleri, Sakız evleri, Safranbolu evleri gibi. Şimdi TOKİ evleri var her yerde ve her kentte. Tüm kentlerimiz aynı ihanetle kişiliksizleştirilmişler. Doğaları, kültürleri yok edilmiş kentlerde, kendimize ve toplumumuza yabancılaştırılmışız. Ne kentlerimiz ne ülkemiz bizi ilgilendirmiyor artık. Herkes yoksulluğu ile baş edebilme derdinde de...
TOKİ’ler kentlere, doğaya, kültüre çok büyük bir saldırıdırlar. Sermayenin beton yumruklarıdırlar. Adamalarla aldatılan halkın feryatları gibi durmadan yükseliyorlar.
En son Narlıdere’den geliyor bu yakarışlar. Bakalım neye varacak bu işlerin sunucu. Acaba seçimlerle temizlenebilir mi? Yoksa başka şeyler de mi yapmamız gerekiyor dersiniz?