“Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda...”
Ancak, toprağını sıksan tehlikeli atıklar ve nükleer bulaşığı atıklar fışkıracak!
Ülke açık seçik çöplük oldu. Siz alışverişlerinizde naylon poşete para ödeyin durun. Birileri de size bunun Türkiye ekolojisinin, çevresinin korunması için olduğunu söylesinler.
Tehlikeli atık ithalatçısı bir ülke yapıldık. Çok kârlı bir iş. El, gideremediği ve başına sorun olan ne kadar tehlikeli atığı varsa Türkiye’ye yolluyor; nakliye bedelleri de onlardan. Üstüne döviz de veriyorlar; daha ne olsun?
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği sayfalarını dolaşın, araştırın. 2019 yılında çimento sanayiinde 919 bin ton tehlikeli atık yakılmış. Bu çimento fabrikalarının tüm enerji tüketimlerinin yüzde yedisi kadar miktardır.
Kalıcı Organik Kirleticiler (KOK), furanlar, dioksinler ki kesinlikle kanser yapıcı kimyasallardır, hepsi soluduğumuz havaya karışırlar. Sakın ola ki yok öyle bir şey demesinler!
Manisa’nın Kula, Sandal, Gökçe Ören ve civarı tehlikeli atık ve geri kazanım tesisiyle donatıldı. Bu tesis de İzmir’deki bir çimento fabrikasının iştiraklerindendir.
Gemi Söküm Tesisleri vardır bir de. Bangladeş, Hindistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Pakistan ve Türkiye’de yapılır bu iş de. Tehlikeli atıklarını say say bitmez. Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH), Poliklorlu bifenoller (PCB), ağır metaller, tribütüitinler ve elbette asbest...
Bu söküm alanında kaçakçılık da yapılır elbette! Aliağa İlçe Emniyet Müdürlüğü KOM Gurup Amirliği yakın zamanlarda akaryakıt kaçakçılığını saptamıştır. Sahil Güvenlik helikopterinde, “buranın kaçakçılık için de kullanıldığı” konuşmalarını dinledik İBB Meclis Salonunda; YG-21 toplantısının yararı...
Gaziemir’deki radyoaktif maddeler ülkemize nereden girdi? Neden İzmir? Neden Gaziemir? Devlet neden yedi yıl sakladı, örtbas etmeye çalıştı? Suçlular neden bulunamıyorlar? Bu kadar mı güçlü bunlar?
Siz bu cennet vatan uğruna feda olun, nasıl olsa çöplüğe döndürerek paraya çevirenleri var. Örtün bayrağı görünmesinler!