Urla Belediye başkanı gözaltına alındı, yerine kayyum atandı. Kayyumun, başkanın tutuklandığı zamanki belediye programını mevcut meclis üyeleri ile devam etmesi beklenirdi. Her ayın ilk haftasında yapılan meclis toplantısının Belediye Başkanının tutuklanmasından sonra, Ocak ayının ilk haftasında yapılması gerekiyordu.
Kayyum olarak atanan kişinin belediye meclisini toplamama kararından sonra, halkın yüzde 70’ine yakınının oyunu alarak gelen ve belediye meclisinde 25 üyenin 20’sine sahip CHP’li meclis üyelerini de tanımaması demokrasinin işlerliği açısından üzüntü verici .. Ayrıca Belediye Meclis Salonunu kilitletmesi de “kayyum anlayışının” somut göstergesi oldu.
Urlalıların arasında muhalif düşünceler her zaman vardı, aday adayları arasında küskünler de hep oldu, belediye başkanı veya meclis üyelerinden isteği olup da karşılanmayıp tepki koyanlar da oldu ve olacak. Demokrasinin gereği bu…
Peki, başka ne türlü düşünce sahipleri olabilir? Hazır kayyum geldi, ona yağ çekeyim işimi yürüteyim diyen çıkarcılar, demokrasiden nasibini yeterince almamış olanlar, hak, hukuk, adalet kavramını, hele hele demokratik yaşam içinde seçimlerin olmazsa olmazını kavrayamamış olanlar…
Her zaman söylerim, demokrasi sabır ve mücadele ister… 1980’lere dek, demokrasiyi ortadan kaldıracağını bildiği halde, mücadele etmeden askerlere davetiye çıkaranlar o yönetimlerin bu ortamı sağladığının farkına vardığı zaman umutsuz duruma düşmüştü.
Cumhuriyet mitingleri, Gezi olayları toplumsal tepkinin ortaya çıkabildiği durumlardı, genel seçimler, ardından terör olayları ile yeniden yapılan seçimler… Yerel seçimler, yinelenen İstanbul seçimi…
Halk seçimle değişimden yana… Yönetimde kim olursa olsun…
Urla’da kayyumun demokrasiyi rafa kaldırması ile, CHP teşkilatı örnek bir karar aldı ve Ocak ayının ilk haftasında Urla’da bir toplantı düzenledi, “Kayyum İdaresi değil, Halk İradesi”.
3 Ocak’taki toplantıya tüm Urlalılar davet edildi, öyle ya meclis toplantıları halka açık olurdu.
Toplantıya provokatörler de geldi, ancak katılanların sağduyusu ile tüm provokasyonlar sonuçsuz kaldı. CHP Genel Başkan Yardımcıları, CHP İzmir İl Başkanı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, belediye meclis üyeleri, milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, CHP ilçe başkanları, il ve ilçe organlarının üyeleri ile partililer ve Urlalılar ile tam bir demokratik meclis havası vardı. Yapılan konuşmalar ve dile getirilen görüşlerle, kanımca şöyle bir Urla Demokrasi Manifestosu ortaya çıktı:
Demokrasiyi elbirliği ile koruyacağız. Hukukun üstünlüğü, hak, hukuk adalet egemen olacaktır. Darbe hukuku seçilmişlere karşı silah olarak kullanılamaz.
Halk tanınmaz ise kayyum da tanınmaz. Tek adam sisteminin demokrasiyle bağdaşır yanı yoktur. Bu topraklarda egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunu gösterilecektir.
Kayyum demokratik olmayan bir uygulamadır. Bu nedenle de buna isyan etmek demokrasinin gereğidir.
Urla’da Halk Meclisi ortak söylem olacak. Urla Belediye Meclisi, belediye başkanı varken nasıl çalışıyorsa, öyle çalışmaya devam edecek. Büyükşehirle de düzenli toplanacak ve bu kararları mecliste birlikte alacaktır.
Urlalı vatandaşlarımızın sorunlarını Büyükşehir Belediyesi elinden geldiğince çözmeye çalışacaktır.