Üç tarih, bir hazin öykü.
Urla’da 20 Mart 2019’da bir üretici pazarı açıldı, 28 Ocak2020’de Urla Ziraat Odası Başkanı Muharrem Uslucan’a bıçaklı saldırı yapıldı ve 24 Şubat 2020’de Pazar kapatıldı.
Peki neden? Bu iş göründüğü kadar basit değil.
Ziraat Odası başkanı diyor ki, pazarda tezgah açan bazı üreticiler, kendi ürettiklerini değil, halden satın aldıkları ürünleri de pazarda satıyorlar, bu da haksız rekabete yol açıyor. Uyarılara rağmen bu soruna çözüm bulamadık.
Ziraat Odası Meclisi toplanarak pazarın kapatılması kararını almış. Uslucan, iddiasına dayanak olarak da “bazı üreticiler gerekli hassasiyeti göstermediği için süreç bunu gerektirmiştir” diyor.
Kararı alan Meclis mi, Yönetim Kurulu mu, o konuda biraz açıklık istiyor. Ancak kararın oy çokluğu ile alınmış olması “Urla Üretici Pazarının devamından yana” olan yöneticilerin yani üreticilerin de olduğunu gösteriyor.
Salı günleri kurulan Pazar yerel seçimler öncesi açıldı ve Urla Belediyesi önündeki meydanda faaliyete geçti. Birçok kişi Belediye Başkanı Burak Oğuz’un aklını çeldi, pazarın eski Atölye Binasının içine götürülmesi gündeme geldi. Olamayacağı anlaşıldı, birkaç hafta sonra üretici pazarı belediye binasının arkasındaki otoparkın oraya alındı ki, orası zaten 10 yıl önce de pazar kurulan yerdi. Böylece sükûnet hasıl oldu.
Şimdi gerekçelere gelelim; bazı üreticiler hassasiyet göstermedi, halden mal getirip sattı diye bir iptal gerekçesi var. Ziraat Odası dışarından, halden mal getiren üreticinin mal sergileme hakkını iptal eder, o kadar. Derseniz ki; Başkanı tehdit ediyorlar, iş bıçaklamaya kadar varıyor. O zaman bunu belediye yapar. Belediye Zabıtası gelir bir büyük ceza keser, tezgahı toplar, kaldırır.
Hem Ziraat Odası hem de belediye, zaten başında kayyum var, bunu yapamıyorsa ya yeteneği yok, ya korkuyor, ya da işini yapmayı bilemiyor.
Bir örnek vereyim;
1968 Yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Öğrenci Birliği seçimlerini kazandık, ben de başkan seçildim. Üniversitenin kafeteryası ve kantinlerinde daha kaliteli ve ekonomik ürün için bir araştırma komitesi kurduk. Meşhur bir pastane ile üniversitenin anlaşmasını istedik, olmaz dediler. Atatürk Orman Çiftliği’nin süt ve yoğurdu alınsın dedik olmaz dediler. Ekmek fiyatı aynı, ekmek şu fırınlardan gelsin daha taze dedik, olmaz dediler.
Sonra olayı çözdük, durum şöyle. Ankara bölgelere ayrılmış, şu mahalle yumurtayı şuradan alacak, şu fırıncı ekmeği verecek, yoğurt şuralardan alınacak, pastaneler de şunlar diye…
Söylediğim tarih 1968, yani 52 yıl önce. Ankara pay edilmiş durumdaydı…
Rektörlükle birlikte kararlı bir tutum sergiledik ve istediğimiz düzeni gerçekleştirdik. O dönemdeki yönetim kuruluma ve sosyal demokrat arkadaşlarıma teşekkürü her zaman borç bilmişimdir.
2020 yılına geldik, halkın oyuyla seçilmiş belediye başkanı olsaydı durum ne olurdu bilemem! Ancak gerçek şu ki, Urlalı üretici pazarını geri istiyor.
Üretici pazarı açıldığı günden itibaren halden mal getirip satanlar oldu, Ziraat Odası Başkanı onları uyardı. Urla’nın Cuma pazarında, kapalı Pazar yerindeki bazı esnaf da buna karşı çıktı. Ancak, Cuma pazarının müşterisi azalmadı.
Ekonomik yaşam içinde demokratik mücadele her zaman olacaktır. Ancak, görevini yapmayıp kabahati hırsıza bulmanın bir anlamı yok.
Urla Ziraat Odası, Büyükşehir Belediye Başkanlığına başvurup organizasyonda yardım ve destek istese bu Pazar hemen kurulur. Tunç Soyer, İzmir için büyük bir şans. Bunu değerlendirmek gerek, eğer bu kararların altında başka bir şey yatmıyorsa…