Dokuz Eylül Üniversitesi neden test ve aşı randevusu vermiyor?
Sağlık Bakanlığının açıkladığı 18-24 Temmuz (bir haftalık) verilere göre; 365 bin 424 kişide KOVİD-19 tespit edildi, 57 kişi de vefat etti.
Buna göre; günlük ortalama vaka sayısı 52 bin, vefat sayısı da günlük 22. Artış; bir önceki haftanın ortalamasına göre yüzde 60.
Dünya Sağlık Örgütü’nün, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ve bilim insanlarının yaptıkları açıklamalar; KOVİD-19 vakalarında “tırmanış” olduğunu gösteriyor.
KOVİD-19’la başa mı döndük “endişesi” de giderek yaygınlaşıyor.
Bu arada; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “KOVİD-19 vakalarında 40 kat artış olduğunu, hastane acil servislerine başvuran 2 kişiden birinin testinin “pozitif” çıktığını” söyledi.
Öte yandan; hastanelerin yoğun bakım servislerinin yeniden dolmaya başladığı ve KOVİD-19 şüphesiyle başvuranların sayısının da artış eğilimini sürdürdüğü gözleniyor.
Ayrıca; bu durum Sağlık Bakanlığı’nın “Hayat Eve Sığar” uygulamasındaki yoğunluk haritasına da yansıdı. Büyük kentlerin haritaları tekrar “kırmızıya” büründü.
Bu kaygı verici tablo karşısında Sağlık Bakanı Koca, “Vakalar 40 kat arttı. Maske geri gelmeyecek” diyor.
İlgili kurumlar önlem almada gecikiyor, yurttaşlar da önlem alma konusunda duyarlılığını yitiriyor.
Tüm bu “olumsuz” yaklaşım yetmezmiş gibi; önemli üniversite hastaneleri ve Aile Sağlık Merkezleri “test başvurularına kapalı”.
Örneğin; İzmir’de, Balçova’da en büyük sağlık kuruluşu olan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi “test randevusu için başvurulara kapalı”, aynı şekilde Aile Sağlık Merkezi de, test için “başvuru” kabul etmiyor.
Vatandaşın evinde yaptığı test uygulamasının da sağlıklı sonuç verip vermediği kuşkulu.
Testi “pozitif” çıkan da çoğu kez haber vermiyor, böylece toplum içinde dolaşarak “bulaşı” artırıyor.
Bu “boşvermişlik” olgusu ve önlem almada gecikme; KOVİD-19 vaka sayısını patlatıyor.
11-17 Temmuz 2022’de haftalık vaka sayısı 226 bin 532, vefat sayısı da 96 olarak açıklandı.
Öte yandan KOVİD-19 salgınının başından bugüne kadar toplam vaka sayısı 15 milyon 524 bin 71, toplam vefat sayısı da 99 bin 184 oldu.
Ancak; kamuoyunda açıklanan bu verilerin “şeffaf” olup olmadığı da tartışma konusu.
Oysa; en az KOVİD-19 kadar “tehlikeli” olan bir durum da; vatandaşın devletin açıkladığı tabloya “kuşku”yla yaklaşmasıdır.
İZMİR TABİP ODASI BAŞKANI KAYNAK’IN UYARILARINA DİKKAT…
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof.Dr.Süleyman Kaynak, Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte düzenlediği “pandemi bitmedi, sürüyor ” konulu basın toplantısında; “Haç ziyaretinden dönenler ile yurt dışından giriş yapanların izolasyon altında tutulması ve çocukların aşılanması ihtiyacını” dile getirdi.
Ayrıca; Prof. Dr. Kaynak; Dünya Sağlık Örgütü Direktörü’nün son iki haftada, dünya genelinde KOVİD-19 vakalarında yüzde 30 oranında artış olduğunu söylediğine de dikkat çekti.
İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak’ın değerlendirmeleri ve yeni tablo karşısındaki önerileri de şöyledir:
- Olgu sayısında patlama olması halinde, hasta yığılmaları ve yoğun bakım yatağı konularında sıkıntı yaşanması olasıdır. Ayrıca; artan vaka sayısı ile dolaşımdaki virüs yükü de artmakta ve yeni varyantların çıkmasını kolaylaştırmaktadır.
- COVİD-19’la mücadelede en önemli araç; aşılamanın yaygınlaştırılması, hatırlatma dozu için, yeterli dozda aşı tedariki sağlanmalıdır.
- Test uygulamalarının yaygınlaştırılması için yeni stratejiler belirlenmeli, tıbbi laboratuarlar alt yapı ve insan gücü ile desteklenmelidir.
- Maske-mesafe uygulamasına yeniden geçilmeli ve toplu taşım araçlarında, alışveriş merkezlerinde, kapalı Pazar yerlerinde maske kullanımı özendirilmeli, gerekirse zorunlu hale getirilmeli, HES kodu uygulamasına yeniden geçilmeli, toplu alanlara enfekte kişilerin girişi yasaklanmalı.
- Doktor ve sağlık çalışanlarını motive etmek için KOVİD-19 meslek hastalığı sayılmalı.
- KOVİD-19’la mücadele sürecinde ilgili bilgiler şeffaf bir biçimde toplumla paylaşılmalı.
Sonuç olarak: KOVİD-19’la mücadelede paylaşılan tablo; salgının bitmediğinin çarpıcı göstergesidir.
Başta yeni test stratejisinin belirlenmesi ve aşılanmanın yaygınlaştırılması olmak üzere önlemler alınıp, ödünsüz olarak uygulanmalıdır.