E var ki diyenlere, kötü bir haberim var, galiba yok, var olduğuna inandıracak kadar var olanların aslında var olmadıkları, bir illüzyon evreninden ibaret olduklarını düşünmemek için hiçbir neden yok.

“Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” Aziz Nesin’in bir eseriydi, istisnai bir durumdu ve okuyan, dinleyen, izleyenler için acınacak hale gülünecek istisnai bir durumdu.

Peki hepimizin “Yaşar ne yaşar ne yaşamaz” olduğumuz bir durumda, “Yaşar”lığımızı fark edebilir miyiz acaba? Fark etmemiş olmalıyız ki, geniş bir Yaşar kitlesi olarak hayatımıza devam ediyoruz.

Hepimiz birer Yaşar’ız, su katıksız Yaşarlarız, gördüğümüz muamele güldüğümüz Yaşar’la aynı, hatta daha beter.

Mesela, vergi vermek zorundayız, yaşamak için de alışveriş yapmak zorundayız, verdiğimiz vergilerle enflasyonu ölçmek için görevlendirilmişlerin tespit ettiği enflasyon oranına da inanmak zorundayız, alıverişte görülen fiyat artışları ise Yaşar’ların hayal dünyası.

Mesela, böyle bir hakkımız olup olmadığını bilmeden yazıyorum ama es kaza, bir muhalefet partisine oy vermişsek, o oy hiç sayılmamış olabilir. Her ne kadar klasik demokrasilerde oy verdiğimiz parti veya kişi, seçimde yöneten haline gelememişse, oy verenler adına yöneticinin denetleyicisi haline olursa da ileri demokrasilerde işler öyle işlemiyor. Muhalefet ne zaman denetleme görevini yerine getirmeye çalışsa, muhalefet ve muhalefete oy veren Yaşar’ların tümü bozguncu ilan edilir.

Yaşarların itiraz hakkı yok, barışçıl gösteri düzenleme hakkı ileri demokrasilerde sadece yönetenlere ait, yönetenler ve Yaşar olmayanlar, geçmiş politikalarını eleştirmek için bir araya gelebilirler, eski politikaları ile tamamen zıt yeni politikalarını alkışlarlar. Yaşar’lar ise ancak mahkeme salonlarında toplu halde bulunabilirler. 

Yaşar’lar ölürken bile istatistiklere yansımayabilirler, öylesine yaşarlar öylesine ölürler, sonuçta ölmüşlerse salgından veya başka bir nedenden öldüklerinin ne önemi var ki, ölen ölmüştür işte.

Bir Yaşar değil milyonlarca Yaşar geçer hayat sahnesinden.

***

Aziz Nesin, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’da halimizi böyle tanımlar: “Bu dünyada bizim gibi idareci yoktur, tarihte gelmemiştir ve gelemez... Baķın neden? Dünyanın başka yerlerinde de idareci insanlar çok var. Var ama onlar ancak olan bir şeyi idare ederler. Olan şeyi herkes idare eder yahu. Marifet olmayan bir şeyi idare etmektir.

Biz Yaşar’lar, yeniden, az biraz falan da değil artık, ömrümüzün geri kalanında gerçek bir vatandaş olmak istiyoruz, yaşayan bir insan haline dönüşmek istiyoruz.

Biz Yaşar’lar, absürtlüğü yaşamak değil, absürtlüğün her türüne ağız dolusu gülebilmek istiyoruz.

***

Biz Yaşarlar 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesine atıfla;

Yasa sadece topluma zarar verebilecek eylemleri yasaklar. Yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve kimse yasanın emretmediği bir şeyi yapmaya da zorlanamaz ve Yaşar’ların tüm kamu görevlilerinden, görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkına sahip olduğunu düşünerek, Yaşar’lar olarak, yurttaşlık haklarımızı istiyoruz.