Önyargısız, dogmalardan arınmış ve çıkarsız olarak düşünebiliyor muyuz?
AKP, MHP tuhaf koalisyonunun uygulamalarına elbette karşıyız. Baskıcı, hukuksuz, şiddet içerikli, savaşcıl, yaşam karşıtı politikalarının kabûl edilebilir yanı yok!
Bizim oy verip de seçerek görevlendirdiğimiz yerel yöneticilerimiz ve kadrolarının politikalarını ve uygulamalarını aynı anlayışla irdelediğimiz zaman ne ile karşılaşıyoruz?
Onlar yaparsa karşıyız, bizimkiler yaparsa yandaş mıyız? Hukuka, yasalara uygunluğu merkezî yönetimden beklemek ama bizim yerelimiz uymaz ise karşı çıkmamak, kabullenmek...
İşkenceye mi karşıyız işkenceciye mi? Bize işkence yapanlara biz işkence yapacak mıyız? Bize karşı her türlü hukuksuzluğu, yasadışılığı uygulayanlara biz hukuksuz ve yasadışı mı davranacağız. Tüm insanların hak ve özgürlüklerinden mi yanayız yoksa sadece bizimkilerin hak ve özgürlüklerinden mi yanayız?
Merkezi yönetimi ve kadrolarını irdelediğimiz şekilde yerel yönetimlerimizi de irdeleyebiliyor muyuz? Yoksa bizimkiler olsun, onlar olmasın da ne olursa olsun mu?
Yerelin somutunda irdeleyelim bakalım: İnciraltı’nı merkezi hükümet imara açsaydı tepkimiz ne olurdu? İsrail’in çölde tarım yaptığını, çölleri tarımına kazandırdığını biliyoruz. Yıllarca ve yıllarca İnciraltı – Balçova Bahçelerarası’nda tarım yapılmıştır ve hâlâ da yapılmaktadır. Gerek örtü altı gerekse mandalina üretimiyle ünlü bu alan şimdi imara açılmak isteniyor! İsrail çölde tarım yapar ve bereketli topraklarımızda tarımsal üretim için bize tohum satar; kısır mısır, satar. Bir dahaki sezona yine tohum satın alırız. Satmazsa? Yandı gülüm keten helva!
Önce jeotermalin geri basılmayan ağır metal içerikli sıvılarını başıboş, denetimsiz saldılar bu verimli canım topraklara. Toprağı küstürdüler önce. Sonra üretici küstürüldü, uyarıları dikkate alınmadı! Verimler düştü, zarar etmeye başladılar. Aceleciler, sattılar topraklarını betoncu, kalkınmacı sermayedarlara.
İzmir İl Toprak Kurulu, eylül ayında yaptığı toplantıda oy çokluğu ile İnciraltı Tarım A Alanı’nı “tarım arazisi” statüsünden çıkardı. İnciraltı imara açılacaktı, niyet bu ısrarları bu! Oysa İzmir 4. İdare Mahkemesi 2012 yılında hazırlanan imar planlarını iptal etmişti. Şimdi yapılmak istenen İnciraltı imar plânına bu mahkeme kararı engeldir. Yargının tarım alanı olduğunu tescillediği arazinin imara açılaması yasa tanımazlıktır! Sevgili Gökmen Ulu ne güzel yazmış köşesinde: “Bırakın onay vermeyi, konunun tekrar kurul gündemine alınması bile yargı kararını hiçe saymak ve suç işlemek anlamındadır. Mazeret olarak, “O zamanki sağlık turizmi amaçlıydı, bu farklı, koruma amaçlı imar planı değişikliği” denildi. Oysa nihai amaç değişmiyor, tarım alanı yapılaşmaya açılıyor.”
Yerel yönetimin bu mahkeme kararına uymadığı açık seçik bellidir? İzmir İl Toprak Kurulunun yapmış olduğu karar toplantısına İzmir Büyükşehir Belediyesi temsilcisi sayın üye neden katılmamıştır? Tarımsal kalkınmayı, tarım üreticisini savunduğunu ısrarla gösterişli bir şekilde açıklayan İBB Başkanı bu sayın üyeden hesap sormuş mudur? Yoksa o üye kendisine verilen emir gereği mi böyle davrandı?
İmara açılmak istenen verimli tarım arazisinin yüzde yetmişi Balçova yüzde otuzu da Narlıdere Belediyesi’nin yetki alanı içindedir. Balçova ve Narlıdere Belediye Başkanlarımız dört gözle bu muhteşem tarımsal alanın imara açılmasını beklemektedirler. Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin, “Orası şehrin en güzel yerlerinden biri. Bir an önce planlanması lazım. Bölgenin ortasında Millet Bahçesi, onun etrafında bina planlamaları yapıldığını öğrendik. Ben planlanmanın doğru olacağını görüyorum. İzmir'e kazandırılmasında fayda gördüğüm bir alan” demektedir. Yani AKP markalı Millet Bahçelerine de destek bildirmektedir!
Önyargısız, dogmalardan sıyrılarak ve bizim parti ne yaparsa iyi yapar anlayışını terk ederek bu verilerle bir düşünün. İnciraltı ve Balçova Bahçelerarası’nın yok edilerek betoncu sermayeye rant alanı hâline getirilmesi içinize siniyorsa, helâl olsun betonculara.