Siyasi iktidar devlet olanaklarını kullanarak yatırım yapar. Muhalefet yapılan yatırımların önceliğini de eleştirir, yatırım maliyetini de… Şimdi bunlara bir de Merkez Bankası eklendi.
Yatırımlarda yandaşlara verilen ilansız ihaleler, özel koşullarla yatırımın birkaç misli gelir getirecek projeler gündemden hiç düşmedi. Merkez Bankası da bozdurulan dövizleriyle ilgili ketumiyeti ile araştırmacıların odağı haline geldi. Nedeni ketumiyet, yani kime ne satıldığıyla ilgili daha önce yayınlanan bilgilerin 2020 yılında yayınlanmaması.
Bu konu zaman zaman gündeme getiriliyordu, sonra birdenbire somutlaştı: 128 milyar dolara ne oldu dendi.
Uzunca bir süre sorular yanıtsız kaldı, ta ki kamuoyunda belli bir tepkisel birikim sağlanıncaya kadar. Erdoğan 22 Şubatta bir açıklama yaptı: “Bir süredir maruz kaldığımız ekonomik tuzaklarla mücadele ederken, salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere, elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik. Kılıçdaroğlu’nun sürekli sorduğu dövizlerin önemli bir bölümü işte bu mücadelede kullanılmıştır. Bu sayede, kuru ve faizi çok yükseklere taşıyarak toplumsal kargaşa peşinde olanların oyunlarını da bozduk” dedi ve ekledi: “Planlı ve kontrollü döviz işlemleri yapıldı. Bu işlemlerin tamamı piyasa kuralları çerçevesindedir ve hukuka uygundur. Ne dövizin buharlaşması ne haksız kazanç söz konusudur.”
Bu açıklama muhalefeti tatmin etmedi sorular devam etti: 128 milyar nerede?
CHP’nin açıklaması ve soruları şöyle: “Merkez Bankası daha önce sattığı dövizleri tablolar halinde yapar internet sitesine koyardı. Hangi kişiye kuruma satılmışsa listesi vardı. Şimdi yok, listeyi niye gizliyorsunuz? Damat kime verdi, sen kime talimatı verdin? Ne oldu bu para? Tık yok. 128 milyar doları kimlere, hangi kurdan sattınız? Kararı verenler kim, kimlerin imzası var? Milyarları kim götürdü, vurgunu kim yaptı?”
Yanıt istenen sorulardan bir kısmı da şöyle: Defalarca 128 milyar dolar ne oldu diye sordum? Hangi kurdan kime satıldığını, kimlerin sattığını sordum. Para kaybolmadı. El değiştirdi.
AKP Genel Başkan Yardımcısı, Ekonomi İşleri Başkanı ve İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, sosyal medya hesabından bu iddialara ve sorulara 20 maddede yanıt verdi. Özeti şu:
“128 milyar doların 36 milyar doları ile altın ithal edilmiştir, Türk halkının elindedir… 75 milyar doları Türkiye'deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır. Özel sektör 43 milyar dolarlık yurtdışına olan döviz borcunu ödemiş. Yabancı portföy yatırımcı 12 milyar dolar satın alarak yurtdışına çıkarmıştır. Tekrar hatırlatalım Merkez Bankası doğrudan ve dolaylı tüm döviz satışlarını piyasa fiyatından gerçekleştirmiştir. Ucuza dolar satıldı iddiası kocaman bir yalandır. Döviz satışında hiç kimseye farklılık ve ayrıcalık yapılmamıştır. Piyasanın işleyişi itibari ile böyle bir durumun olması da zaten mümkün değildir.”
Canikli’nin savunması ayrıntılı, ancak Erdoğan finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere fırsat vermedik derken, “işlemler planlı, kontrollü, hukuka uygun ve haksız kazanç içermiyor” vurgusu öne çıkıyor.
Yine de kim, ne kadar dövizi, ne kadar paraya, ne zaman aldı sorusu yanıtsız kaldı.
Umarız bir süre sonra bu soruların da yanıtı verilir.
Deseler ki; ‘damat bunu tanıdıklarına pay etti’, seçmenleri zaten onların ellerinden öper.
Acaba başka bir durum mu var? Merak ediyoruz doğrusu.