Tam da dünya 6. yok oluşa hızlandırılmış turla itiliyor derken her gün bir başka “yok artık!” nidasını savurur olduk.
Güneşte anormal patlamalar oluyor elektrik, internet gidebilir, evnizde pilli radyo, ışık kaynağı bulundurun lafı dolaşırken hopp Hollywood, Netflix aracılığıyla devreye girdi.
Julia Roberts’ın ‘ne kadar da kötü yaşlanmış’ alt dedikodulu ve Türkçesi “Dünyayı Ardında Bırak” filmi akılları fena karıştırdı.
Mahsun Kırmızıgül klişesine boğulmuş filmi sen sevdin ben sevmedim derken yine çok büyük bir hızla, dünyada teknolojinin ağa babalarının kendilerine sığınak yaptıkları ve özellikle eski Twitter yeni X’deki hesaplarını bile kapatıp ortadan yok oldukları haberleri bomba gibi patladı.
Filmle bu sığınak haberlerinin bağlantısını izleyenler anladı.
*
Şimdi filmi anlattırmayın bu yazı bitmez.
Çoğunuzun izlediğini düşünüyorum zaten.
Kısaca o Friends izldeğimiz günlerimizi, sanal dünyada yozlaşmanın dibine vurulmamış, en uç teknolojinin ev telefonlarına mesaj bırakmak olduğu o minnoş zamanlarımızı daha çok özleyeceğiz.
Hatta özleye özleye sonunda hop, yok olup gideceğiz. Toptan hem de...
Bu savaş sanayisinin geldiği nokta, ülkeleri yönetenlerin ‘bak benimki daha büyük’ diye her gün bir başka füzeyi dünya kamuoyuna sunmaları boşuna değil.
Yapay zekanın şaşırtıcı bir hızla hayatımıza dahil olması da.
*
Bizi de işte instagram senin tiktok benim, çocuk gibi eğliyorlar.
Elimizdeki telefonlarla camdan evlerde, tüm mahremiyetimiz gözler önünde oyuncaklarımızla oynuyoruz.
Aşkın, sevdanın, sadakatin, aile, arkadaşlık kavramlarının dibine dinamiti döşeyip patlattılar.
Havaya uçtuk, farkında değiliz.
İklimler değişti, garip doğa olayları, depremler, salgın hastalıklar...
Bir gün bir bakmışız bu dünyada bizi tek başımıza bırakıp bir başka gezegeni mesken tutmuşlar.
Kim mi onlar? Gökten inen elliler-Anunakiler!! Ne bileyim ben! Bana mı soruyorsunuz? Cevabı bilsem ben de şimdi valizi toplayan tarafta olurdum.
Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ hocama sormak lazım bu konuyu.
Zira 109 yaşında hala pırıl pırıl bir dimağ ile yaşıyor olması kendisinin Sümer tabletlerinde çok önemli sırları öğrendiğini gösteriyor sanki.
Çok daha uzun yaşasın. Onun gibi bilim insanları bu dünyaya hele de şu dönemde çok lazım.
Anlatsın hocam... Çünkü belli ki geliyor gelmekte olan.
*
Kısa bir süre öncesine kadar safsata ve komplo teorisi olarak görüp yarım kulak dinlediğim her konu artık hiç de saçma gelmemeye başladı bana...
Fikrim değişti diyeceğim de zaten değişmeyen ne var ki bu ara!
Zaman değişti ayol zaman daha ne olsun?
Bir gün artık 24 saatten daha kısa.
Bilim insanları Dünya’nın yarım asırdır hiç olmadığı kadar hızlı döndüğünü açıkladı.
Fark atomik düzeyde biz fark edemiyoruz ama sonuçta hızlandı mı hızlandı.
Dünyanın 6. Kitlesel yok oluşu için hep beraber: Esselaaaaa.....
*
Şu astrolog arkadaşlar da canımı az sıkmıyorlar.
2024 gelmesinmiş çünkü moral bozmamak için tam olarak söyleyemezlermiş ama gezegenlerin biri öbürüyle kafa kafaya gelecekmiş bu da çok büyük yer hareketleri demekmiş. Ama biz yine de korkmayalımmış...
Sağ olun ya!
Zaten deprem kuşağının dikenleri üstünde her gece yatağa tedirgin giriyoruz, sizin bu sözde yumuşak açıklamalarınız hepimizi anksiyete sahibi yaptı.
*
Kısacası yeni bir yıla girerken kimsede ne tat kaldı ne tuz.
Her yılın bu zamanları ne olursa olsun içimizde bir umut bir neşe peydah olurdu. Artık o da kalmadı.
Çok bencilce biliyorum ama iyi ki diyorum dünyanın son masum ve keyifli zamanlarını çocukluğumda, gençliğimde yaşamışım.
Şimdi gelinen, daha doğrusu hızla gidilen noktaya inanamıyorum.
Açlık ve susuzluk kapıdayken elindeki telefon son model olmuş ne fark eder.
Akşama terbiyeli modem çorbası mı pişireceksin?
Şarj kablosu mu kızartacaksın?
Suyu çıkmış sosyal platformları mı içeceksin?
Derdini X’le mi paşlaşacaksın?
Akşam Tiktok’a mı sarılıp uyuyacaksın?
*
Bize yapay zeka değil, biraz gerizekalı da olsa insanoğlu lazımdı insanoğlu.
Yaklaşan asıl tehlikeleri görmeyip birbirimize düşman kesildik.
Ez cümle kardeşim, hep beraber başımızı yedik.
Son yok oluşun son salakları olarak tarihe geçtik!