TBMM, açılmasının üzerinden sadece üç yıl geçtikten sonra 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’i ilan ederken, Türkiye’ye o yıllarda pek çok Batılı ülkenin hayal bile edemeyeceği hak ve özgürlüklerle donatılmış bir sistemin kapısını açıyordu. Yeni sistemin temel taşlarından biri ‘fikir özgürlüğü’ idi, ardından devrimler peş peşe geldi; kadınlara seçme seçilme hakkı verilmesi, laikliğin Anayasa’ya girmesi, harf devrimi, medreselerin kapatılması, eğitimde düzenlemeler… Onlarca yapısal değişiklik ve devrim gerçekleştirildi. Hepsi de Türkiye’nin çağdaş ileri aydınlık gelişmiş bir ülke olmasının yapı taşlarını oluşturdu.
Yarın Cumhuriyet’in 99. yılını kutlayacağız. Ne acıdır ki, bugün Cumhuriyet değerlerinden ve devrimlerinden çok ama çok gerideyiz. Yetmezmiş gibi bu değerlerin üzerinde tepinen; Atatürk ve Cumhuriyet’i değersizleştirme adına ellerinden ne gelirse yapan, söyleyen bir yönetimin elindeyiz.
Cumhuriyet, halkın kendisini yönetmesi için belirli bir süre için siyaset kurumuna yetki vermesidir, egemenlik hakkının bir kişiye, bir aileye veya gruba verilmesine karşıdır!..Cumhuriyet, hukukun üstünlüğünü ve bağımsızlığını öngörür, her bireyin hukuk önünde eşit olduğunu savunur.
İşte tam da bu değerler, Türkiye’yi Araplaştırılmış bir Ortadoğu ülkesine çevirmek isteyen zihniyetlerin yıllardır hedefindedir. Fesli meczup el üstünde tutulurken, ‘Türkçe öldü’ diyen bürokrat Milli Eğitim Bakan yardımcısı olurken, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları her fırsatta ‘faraş gibi konuşurken’ ses çıkarılmazsa, iktidar partisinin üst yetkilisi neden nefretini kusmasın?.. Adamın içinde mi kalsın?.. İçinde kalmamış, saydırmış, hakaretleri sıralamış… Tam da Cumhuriyet’in yıldönümü arifesinde!.. Kimse, ‘bu şahsın kişisel düşüncesi’ demesin, zira Türkiye onlar için ‘şahsım ülkesi’, söyledikleri de ‘şahsım’ın fikirleri!..
99. yılında Cumhuriyet’e ve temsil ettiği değerlere ‘kara leke’ düşürmeye çalışanlara inat Cumhuriyet ayakta kalacak ve elbet kuruluş ayarlarına geri dönecek.
Buna karşı ne yapacağız, sessiz kalmayıp tepkimizi dile getirmeye devam edeceğiz ve en önemlisi sandığa giderek bu karanlık gidişe kayıtsız kalmadığımızı göstereceğiz.