Ben yanmasam,

sen yanmasan,

biz yanmasak,

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...”

***

Nazım Hikmet’in 1930 yılının Mayıs ayında yazdığı ‘Kerem Gibi’ şiirinin son bölümü. Ülkemiz Nazım’ı ve şiirlerini çok sevdi. Bu şiir geleceğe umut vermenin yanı sıra insanımıza cesaret ve kararlılık aşıladı. Dünya şairi Nazım kendisini ülkemizdeki tüm insanlara kabul ettirdi, solcu olmayanlara da.

Nazım’ın şiirlerindeki mesajları kullananlar arasında tabii ki R.T. Erdoğan da var. Başbakan olduğu dönemde partisinin Afyonkarahisar il kongresinde, 10 Mayıs 2009’da Nazım’ın ‘Kerem Gibi’ adlı şiirini kendi sesiyle okudu. Şiirin başlangıcı şöyle:

“Hava kurşun gibi ağır!

Bağır, bağır, bağır, bağırıyorum.

Koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum...”

Şiirin tümünü seslendirdi, sonra bir çağrı yaptı; “Gelin Türkiye’yi karanlıktan aydınlığa çıkarma mücadelemizde hep birlikte nasibimizi alalım. Gelin demokrasinin alanlarını yükseltelim” dedi.

Onlar demokrasi alanını değil, kendi alanlarını genişlettiler, yükselttiler, yükseldiler… Kendilerine saraylar yaptılar, uçaklar aldılar, kendilerini binlerce korumayla donattılar. Halktan uzaklaştılar, halktan korkar duruma geldiler.

Halk yoksullaştıkça, yoksullaştı.

***

Nazım 3 Haziran 1963’te Moskova’da yaşamını yitirdi, ama dünyanın gündeminde kalmayı sürdürüyor. Amerika’da siyahi George Floyd’un bir beyaz polis tarafından öldürülmesi ise Türkiye’deki Nazım Hikmet’i anma günleriyle örtüştü.

Amerika’da beyaz insanların ırkçılığı yüzyıllardan beri bilinen bir gerçek. Üstelik İngiliz, Fransız ve Alman beyazlarının diğerlerini dışladığı bir Amerika’dan söz ediyoruz. İtalyanlar, İspanyollar, Polonyalılar, İrlandalılar ikinci sınıf vatandaş orada. Dünyanın diğer yörelerinden bir Amerikan rüyası için gelip çalışan Latin Amerikalılar, Yunanlılar, Türkler, Ermeniler, Koreliler, Çinliler, İranlılar ve diğerleri sıralamada yer almıyor. Bu milletler aynı zamanda ırkları, dinleri ve mezhepleri ile de potansiyel suçlu olarak görülüyor. Amerika’da daha iç savaş sırasında, 24 Aralık 1865’te kurulan Ku Klux Klan örgütü siyahilerin eşitliğine ve özgürlüğüne karşı çıkıyordu. Hitler Ku Klux Klan’dan etkilendi mi bilemem. Ancak Nazi Almaya’sının gamalı haçı, beyaz üstünlüğe inanan örgütlerin güç gösterilerinde ön planda.

George Floyd’un boynuna çöken beyaz polisin “nefes alamıyorum” diye yalvaran insana nefret dolu gözlerle bakışı çok şey anlatıyor. Evet! “nefes alamıyorum” ifadesi önümüzdeki yıllarda demokrasi isteyenlerin mücadele sloganı olacak. Floyd’un aile avukatı Crump, bunu daha da genelleştirdi ve dedi ki; “Hep birlikte adalet için nefes alalım. Hep birlikte barış için nefes alalım. Ülkemizi iyileştirmek için nefes alalım. George için nefes alalım.”

Başkan Trump Amerika’nın utancı durumuna geldi. Kiliseye elinde İncil ile poz vermeye gitmeden önce barışçıl protestoculara biber gazı sıktırdı. Onun siyaset yaklaşımı birilerini çağrıştırıyor. Dilerim siyasi hayatlarının sonuna da el ele giderler.

AKP sözcüsü bu ortamda diyor ki; “kadınlara şiddet dilini kullananların karşısındayız. Özellikle kadınlara kullanılan dil kabul edilemez. Türkiye'de herkes birinci sınıf vatandaştır.”

Hani derler ya, herkes eşit, bazıları daha eşittir. Ayrımcılık yapanların tipik savunmasıdır bu… Adalet ve eşitlik için nefes almanın zamanıdır bahar aylarının açan çiçekleri.