Bu olayı hiç unutmayın. Mersin’in, Akdeniz ilçesinde sivil darbe yapıldı! Siyasi iktidar için milli iradenin ancak kendisi seçilince var olduğunu, halk başkasını seçince; milli irade, demokrasi gibi dertlerinin olmadığını bir kez daha görmüş olduk. Akdeniz ilçesinde yaşananlar apaçık bir sivil darbedir ve belediye meclisinin iktidar eliyle karar alamaz hale getirilmesidir.
1789 Fransız Devrimi’nden sonra, meclis üyelerinin görevlerini yapabilmeleri, iktidarın önemli meclis kararlarının alınması öncesinde meclis üyelerini gözaltına almasının önlenmesi için yasama dokunulmazlığı kabul edilmiştir. 1789 yılından bu yana hukuk ve demokrasinin bir parçası olan dokunulmazlığın ne işe yaradığını, bu kural olmadığında iktidarın neler yapabileceğini Mersin’in Akdeniz ilçesinde gördük.
Belediye Başkanı AK Partili olan Akdeniz Belediyesinde Belediye Meclisi’nin 37 üyesinin sadece 16’sı AK Partili. Yani AK Parti'nin meclis çoğunluğu bulunmuyor. Belediye yönetimi 50 milyon liralık borçlanma yetkisi almak ve belediyeye ait bir taşınmazı satmak için 21 Temmuz tarihinde olağanüstü meclis toplantısı kararı aldı. Ancak yönetim, meclis çoğunluğuna sahip olmadığı için muhalefetin eleştirdiği ve kabul etmediği bu önergelerin meclisten geçmeyeceğinin farkındaydı. Belediye yönetimi “görülen lüzum üzerine” açıklamasıyla 21 Temmuz toplantısını iptal etti ve hemen arkasından yaptığı yeni duyuru ile meclisi bu kez 28 Temmuz’da yani 1 Ağustos’ta yapılacak olağan meclis tarihinden sadece 4 gün öncesinde olağanüstü toplantıya çağırdı.
27 Temmuz’da yani 28 Temmuz’da yapılacak olağanüstü meclis toplantısından bir gün önce savcılık tarafından, aralarında 5 meclis üyesinin de bulunduğu onlarca kişi hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan bir süredir devam eden soruşturma nedeniyle gözaltı kararları verildi. Akdeniz Belediye Meclisi’nin 5 üyesi meclis toplantısından hemen önce gözaltına alındı. Bu meclis üyeleri gözaltında oldukları için meclis toplantısına katılamadı.
Yaşanan bu gelişme üzerine muhalefet partilerine üye diğer meclis üyeleri toplantıya katılmadı ve toplantı yeter sayısı sağlanamadığı için toplantı yapılamadı. Yeter sayı bulunamadığı için yapılamayan meclis toplantısı yasa gereği iki ya da üç gün sonraya bırakılabilecekken, toplantı ertesi güne ertelendi. Gözaltına alınan meclis üyeleri halen gözaltında olduğu için 29 Temmuz’da yapılan ikinci toplantıya da katılamadılar. Yasa gereği ikinci toplantı için toplantı yeter sayısı onda bir üyenin katılımıydı ve AK Partili üyeler bu sayıyı sağlıyordu. AK Partili üyelerin katılımıyla meclis toplandı ve AK Partili belediye başkanının istediği borçlanma ve satış yetkisi bu üyelerin oylarıyla verildi.
Gözaltına alınan meclis üyelerine yönelik suçlama ağır cezayı gerektiren bir suç olmadığı gibi suçüstü hali de yok. Birçoğunun suç olup olmadığı yargılama sonucunda ortaya çıkacak sözleri, sosyal medya paylaşımları soruşturma konusu yapıldı. Suçlamalara ilişkin ifade alma işleminin mutlaka meclis günü yapılmasını gerektiren bir durum da yoktu. Buna rağmen meclis üyeleri meclis toplantısından bir gün önce gözaltına alındılar ve meclise katılımları engellendi. Belediye meclisinden istenen kararlar geçtikten hemen sonra, gözaltına alınan 5 meclis üyesi de serbest bırakıldı.
Elbette yerel meclisler için TBMM’de var olan yasama dokunulmazlığına benzer bir düzenleme yok. Bu nedenle belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin gözaltına alınmalarını engelleyen yasa hükmü de yok. Ancak bir süre önce başlayıp devam eden, önceki zamanlarda yapılan paylaşımların ve sözlerin konu edildiği bir soruşturmada, olağanüstü meclis toplantısından bir gün önce gözaltı işlemi yapılmasının ne anlama geldiğini ve neden yapıldığını bu topraklarda yaşayan herkes anlar ve bilir. Bu uygulamadan sonra hiçbir belediye meclisi için demokratik bir ortamda çalışma imkânı kalmamıştır. Bu uygulama bundan sonra her belediye meclisi için yapılabilecek bir uygulamadır.
Hukuktan kopmuş, demokrasiyi gerektiğinde inilecek bir tramvay olarak görüp kendi işine gelince anlamlı bulan bir siyasi iktidarın neler yapabileceğini bir kez daha görmüş olduk. Darbelere karşı olduğunu söyleyenlerin, yapan kendileri olunca hiç tereddüt etmeden darbe yapabileceklerini de bir kez daha gördük. Akdeniz ilçesinde yapılan sivil darbeye hukuk ve demokrasi adına karşı çıkmak hepimizin görevidir. Bugün yapılanlara “ama, fakat” diye başlayan cümlelerle bahane arayanların demokrasi adına sarf edecekleri bir söz kalmamış demektir.