Gündem birden memur maaşlarındaki düzenlemeye döndü, emekli maaşları artışındaki “sahtecilik” neredeyse unutuldu.
Emekli maaşlarına yüzde 25 zam yapıldı. Ancak, gel gör ki, yüzde 25 zam, göstergeye yapıldı, alınan toplam aylığa yapılmadı. Zamdan önce 7 bin 500 lira alan emekli, yine 7 bin 500 alıyor. Asgari ücretin bile 11 bin 400 lira olduğu dikkate alınırsa, emeklinin satın alma gücü daha kötüye gitmiş oldu.
Bu önceden, yani yıllar önceden planlanmış bir hesap sistemi. Onun için Erdoğan tarafı duruma baktı, gösterilen tepkiyi nötralize etmek için dedi ki; yılbaşına doğru durumu değerlendireceğiz. Yani, bu konunun gündeme gelmesini 5 ay ötelemiş oldular. Bir başka ifade ile, önümüzdeki 5 ay boyunca yandaş medya yılbaşında emekliye ne kadar zam yapılsın, ne kadar yapılır filan diye zaman geçirecek.
Daha önce Emine Hanım, halkımıza “porsiyonları küçültelim” diye tavsiyede bulunmuştu. Tabii sağlık için az yemek yararlı ama çocukların gelişmesi ve gençlerin sağlıklı beslenmesi için gerekli gıdanın satın alınması konusunda büyük kitlelerin sorunu var, zira asgari ücret açlık sınırının altında.
Ortada para yok ama, Erdoğan tasarruf edelim, israf etmeyelim diye bir hedef ileri sürdü.
Yeterli parası olan altın ve döviz biriktirerek kendini korumaya çalışıyor. Öte yandan geçinmekte zorlanan kitlelerin tasarruf yapacak durumu yok, zaten harcamalarını kredi kartı borçlarını bir başka kartla ödeyerek yapmaya çabalıyorlar.
Erdoğan her zaman söylediği sözü yineledi; “İstihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal düzelmeyi sağlayacak her tedbiri alacak, uygulayacak, sonuçlandıracak ve ortaya çıkan zenginliği milletimizin her bir ferdine yayacak bir politika izliyoruz.”
İstihdam tarikatlar ve yandaşlar için geçerli. Enflasyon ise TÜİK’in talimatla yaptığı tüm düzenlemelere karşın, gittikçe artıyor, Ortaya çıkan zenginlik var mı, yok! Dağıtılan para var mı, var! Yandaşlara dağıtılan paralarla birileri zenginleşiyor. Boşanma davalarında durum açık seçik ortada. İşi gazetecilik olan bir çift boşanıyor, kadın kocasından 40 milyon lira istiyor. Bu kadar paranın maaşla kazanılması mümkün mü? Tabii ki değil…
Televizyonlarda bakanlıkların reklamlarına bakarsanız, her yer güllük gülistanlık… Paralar dağıtılıyor, yangınlar hemen söndürülüyor. Deprem bölgesinden insanlar sıkıntıda. Bakan çıkıp Antalya’da yangın kontrol altında, bugün söndürülecek diyor. Yangın daha da genişleyerek ciğerlerimiz ormanlarımız yanıyor. Beşli çeteye verilen destekle, ağaçların kesimini bir buçuk yıldır önlemeye çalışan, ağaçlara sarılan genç yaşlı köylü, ağaçlardan zorla koparılarak kesimler gerçekleştiriliyor.
Söylem başka, gerçekler başka.
Yandaş medya CHP’nin içinde yangın çıkartmak için büyük çaba içinde. İşin içine neler giriyor acaba?
CHP delege seçimlerini neredeyse tamamladı. Sırada ilçe ve il kongreleri var. Bir yandan da olası liderler için anket çalışmaları yapılıyor. Bu anketler durum saptaması için mi, yoksa yönlendirme için mi yapılıyor belli değil… Görünen o ki, özgürlük ve bağımsızlıktan yana olan CHP’li üyeler partisine sahip çıkmaya devam etmeli.
AKP ile mücadele edebilmek için, “danışmanlar ordusu” yetmez. TMMOB, Enag gibi kuruluşlarla, sivil toplum örgütleriyle geniş bir çalışma yelpazesi içinde çalışma planlaması yapmak ve yürütmek gerek. En azından yüzüncü yılında kutlaması bazı sivil toplum kuruluşları ve işçe teşkilatları ile sınırlı kalan Lozan Anlaşma’sının daha etkin kutlanmasını ve kitlelere anlatılmasını beklerdim.