Yandaş medya Trump fırtınası estirirken, Joe Biden sessiz sedasız hem sayısal hem delege olarak seçimi önde götürdü ve dünya genelinde kazanmış kabul edildi. Bizimkiler de önce seçim sonuçları resmen ilan edilsin ondan sonra dediler ama sonra baktılar ki kazın ayağı öyle değil, Biden’i kutladılar. Mecburen mi kutladılar, evet, kutlamayıp da ne yapacaksın?
ABD Başkanlık seçimleri ikili seçim, başkan ve başkan yardımcısı adayları önceden belli. Bu hem sistemi ayakta tutuyor hem de bir sonraki seçimde deneyim kazanan başkan yardımcısı seçimde partinin adayı olabiliyor. Örnek; John F. Kennedy başkanlık döneminde 1963’te öldürülünce, bir sonraki seçime kadar yardımcısı Lyndon B. Johnson görevi yürüttü ve 1964 seçiminde bu kez başkan adayı oldu ve seçimi kazandı.
Diğer örnek ise, 1980 ile 1988 yılları arasında başkan Ronald Reagan’ın yardımcısı olarak seçilen George H.W. Bush, 1988’deki seçime başkan adayı olarak girdi ve seçimi kazandı. Bu Bush, baba Bush’tur. Oğlu Bush ise ( George W. Bush) 2000- 2008 yılları arasında Cumhuriyetçi partiden başkan olarak seçilerek ülkeyi yönetti.
Demokratlardan Bill Clinton 1992- 2000, Barack Obama ise 2009-2016 yılları arasında başkanlık yapanlar. Umulmadık bir gelişme olmaz ise 2020 yılı da Demokrat Joe Biden’in dönemi olacak.
Donald Trump, Hilary Clinton’dan 3 milyona yakın daha az oy almasına karşın delegelerde 227’ye karşı 304’le öne geçmiş ve başkan olmuştu. Şansını iyi kullandı mı, kullanamadı mı kimine göre evet, kimine göre hayır. Artık sahnede başkası var.
Amerika’daki başkanlar ve yardımcılar önemli. Dünyadaki gelişmelere onlar yön veriyorlar. Uluslararası düzeydeki istihbarat teşkilatları ve küresel büyüklükteki şirketlerden gelen bilgiler ışığında “müttefiklerini” seçiyorlar. Uluslararası şirket ve kuruluşlarda çalışanlar hakkındaki bilgiler de onların arşivinde.
Şimdi soralım: Süleyman Demirel’in Adalet Partisi içindeki yükselişinde ABD Başkan yardımcısı ve sonradan başkan olan Lyndon B. Johnson ile olan tanışıklığının rolü var mıdır?
Turgut Özal’ın Amerika’da Dünya Bankası’nda çalışmasının kendisine siyasi yönde yararı olmuş mudur?
Abdullah Gül’ün İngiltere’de Exeter Üniversitesi’ndeki yaşamı ile Suudi Arabistan’da Islamic Development Bank’ta çalışmasının, onun Refah, Fazilet, Adalet ve Kalkınma Partisi deneyimleri ile siyasette cumhurbaşkanlığına giden yol mu olmuştur?
Gençlik döneminde haftalığı 2 buçuk lira (bir Dolardan az) olan bir genç simit ve su satarak (bazı kaynaklara göre fındık ve çay), kartpostal alıp satarak geçimini sağladı. Temmuz 1974’te İETT’ye geçici işçi olarak girdi. 18 Haziran 1981 tarihli istifa mektubuyla bu kurumdaki görevinden ayrıldı. Çalışma hayatı ile ilgili bilgiler bu kadar.
20 Ekim 1991’deki genel seçimlerde parlamentoya girdi, ancak tercihli oylarda Mustafa Baş’ın daha fazla oy alması nedeniyle yerini Mustafa Baş’a devretti. Sonra 27 Mart 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı yarışına girdi, yüzde 25.19 oy oranıyla kazandı.
6 Aralık 1997’de bir şiir okudu, yargılandı, 26 Mart 1999’de hapse girdi, 24 Temmuz 1999'da tahliye oldu. Devamla; kapatılan Fazilet Partisinin yerine “gelenekçiler” Saadet partisini kurarken, “yenilikçiler” bir ay sonra 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu. Parti 3 Kasım 2002 seçimini kazandı, hükümet kuruldu. Yasa değiştirildi, hapis nedeniyle yasaklı Erdoğan’ın yasağı kalktı. Siirt milletvekili “Jet Fadıl” Fadıl Akgündüz’ün milletvekilliği düşürüldü, yenilenen seçimde Erdoğan milletvekili seçildi, geldi hükümetin başı oldu. Bugün 13 Kasım 2020.
ABD, devletin sürekliliğini kanıtlayan ülkelerden birisidir. 2000 yılından bu yana Amerika’yı yönetirken dünyayı şekillendirmeye çalışan George W. Bush, Barack Obama (yardımcısı Joe Biden) ve Donald Trump kadar öncekiler baba Bush ve Bill Clinton’un da elinden tuttuğu kişileri kim bilebilir? ABD’ne davet edip özel eğitim alanları bilebiliyor muyuz?
ABD bugüne dek kendisine tam biat edenleri bırakmadı. Hafif yan çizenlere ise acımadı, ya siyasi hayatını bitirdi ya da yok etti.
Değerlendirmeyi siz yapın!