AKP, ne yapacağını bilemiyor. İç siyasette de, dış siyasette de, ekonomide de çıkış yolu bulamadı. Zira “ben bilirim” diye dünya liderliğine soyunan liderlerine itiraz edemiyorlar. Bazı kaynaklarda iktidara yol-yordamı başka yerden tarif ediyorlar dense de, sonuçta ne olacağını, ne olmayacağını söyleyen bir lider var. Bugün “bu can bu bedende oldukça, olmaz” derken, bir mektupla fikrini değiştiren bu liderin yarın ne yapacağını öngörmek kolay değil.
2022 yılı için 1 trilyon 700 milyar bütçe öngörülürken, yılın yarısına gelmeden 1 trilyonluk ek ödenek gereksinmesi ortaya çıktı. TBMM’ye mektup yollandı, bütçeye “toplamda 1.080.515.421.000 Türk Lirası ödeneğin eklenmesi teklif edilmektedir." Bir trilyon 80 milyarlık bir parasal boyuttan söz ediyoruz. Öngörülen bütçeye yaklaşık yüzde 64 bir ekleme yapılıyor.
Yılsonuna doğru bu rakam daha da artar. Ayrıca şimdi şunlara şu kadar harcanacak derken, o rakamlar da katlanabilir. Örneğin, göçmenlerle ilgili harcamalar ve kur korumalı mevduat faizleri…
Gelen sığınmacıların kaç kişi olduğu belli değil, nerelerde olduğu da bilinmeyen 122 bin Suriyeli var. Kayıtsız Afganlıları, İranlıları bilmiyoruz. Toplumumuzda huzursuzluk var, ama iktidar çözüm üretmekte geç kaldı. Türkiye’de 212 sivil toplum kuruluşu varmış, bir bildiriye imza atmışlar. Yani AKP bunları kontrol ediyor ve bir bildiriye imza attırıyor.
Memleketimizde, yani Suriye’de güvenli ortam sağlanınca döneceğiz türünden bir bildiri. Daha önce İmralı’dan getirilen mektubu çağrıştırıyor bu bildiri. Hani oyununu HDP’ye vermeyin, AKP’ye verin demeye gelen bir mektup okumuştu İmralı’dakinin kardeşi. Şimdi kendisi hayatta değil.
Türkiye’deki göçmenler kendi düzenlerini kuruyorlar. Birbirlerinden alışveriş yapıyorlar, doktorları var, tamircileri var. Merdiven altı üretim yapıp her yere satıyorlar. Ne de olsa, kendileri sigorta ödemiyor ama katma değer üretiyorlar. Düzenlerini kurunca da kendi aralarında iktidar savaşı başlıyor. Geçenlerde bir Afgan çoban arkadaşını tüfekle öldürdü. Tüfeği ile kaçtı. Hala aranıyor. Büyük kentlerde diğer göçmenlerle çatışıyorlar, bazı sokaklardan Türkler geçemiyor.
Özetle, kontrol edilemeyen göçmenler ve ipin ucu kaçmış bir bütçe.
Muhalefet ise 6’lı masanın çevresinde toplanıyor. Halk 6’lı masaya güvenmeye başladı. MHP’nin güvendiği ise AKP’nin “bir şey yapmazlarsa da bir şeyler yapacaklar” umudu ve beklentisi.
Seçime bir yıl kala seçim yasası değişmiyor. O zaman ortada bir şans var AKP için, o da erken görünümlü baskın seçim. Yapabilirler mi? Bu koşullarda çok zor.
Diyelim ki, petrol fiyatları varili 112 Dolardan 60 Dolara insin. O zaman akaryakıt fiyatlarında gözle görünür bir indirime gidilerek, toplumda bir illüzyon yaratılabilir. Ukrayna tahılının gelişi için koridor açılabilir ama bu olay sadece buğday fiyatlarının daha da tavan yapmasını bir süre engeller.
Gel gelelim, yüzde 150 –200- 300 artan fiyatlar kesinlikle geri gelmez. Daha önce de Doları katladılar, fiyatlar katlandı. Dolar hemen geri geldi, fiyatlar orada kaldı.
O zaman bir çıkış yolu var; Suriye’ye savaş ilan etmek. Ya da savaş yapıyor gibi yapmak. Zira Suriye’nin kuzey doğusuna gitse orada petrol kuyuları var, oraya giden karşısında Amerikalıları bulur. Halep’ten Şam’ doğru yönelse karşısına Ruslar çıkar. Aralarda bir yerlerde “idareten” seçim geçene kadar konuşlanmak ve hava atmak için anlaşma yapılırsa olabilir.
Yoksa gelecek yıl seçim zamanında yapılır, o zamana kadar neler olur neler?
Baksana “adam kazandı” diyenin haline… Genel başkanını terk edenler gibi, bazıları da reislerini terk edebilir mesela...