Harmandalı'daki evsel katı atıkların depolandığı alanın taşıdığı tehlikenin farkındayız. Farkında olup da görev, yetki ve sorumlulukları gereği acil çözüm üretmeye çalışanlar da var elbette. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve ilgili kadroları işte bu çalışmaların en önünde olanlardır.
Bir de sorunun çözülmesini engelleyip oluşabilecek heyelan faciasına politik yatırım yapanlar var. Örneğin Bergama Belediye Başkanı H.K.
Bergama Belediyesi Başkanı H.K., İBB' nin heyelan faciası yaşanmaması için çözüm için Bergama' daki katı atık deponi alanına belirli bölgelerin evsel katı atıklarını yönlendirmesi çalışmalarına oldukça öfkeli, tepkili ve engelleyici tutum içindedir. İBB Başkanı Tunç Soyer'e çağrı yaparak bu konudaki planlama çalışmalarının durdurulmasını talep etmektedir.
İBB görev, yetki ve sorumluluğunda olan evsel katı atıkların depolanmasıyla ilgili çalışmalarını haykırarak engellemeye herhalde merkezi yönetime ve partisinin iktidar oluşuna güvenerek yapmaktadır.
Harmandalı heyelan bölgesinde facia gerçekleşsin, insanlarımız ölsünler, yaralansınlar, evleri yıkılsın ve bu zavallılar da politik istismarla pirim yapsınlar! Politik ahlâk düzeyleri bu kadar işte.
"Soyer, UNESCO dünya mirası Bergama’ya bunu mu layık görüyor?” diye öfkeyle haykıran veya haykırtılan H.K' ya destek de partisinin Genel Başkan Yardımcısı, üstelik İzmir milletvekili H.D.' dan geliyor. O da “Bergama’ya çöpleri taşınmasına müsaade etmeyeceğiz; gerekirse tüm Bergamalıları oraya yığarız ve size bunu yaptırmayız..." diye horozlanıyor. Sonra da olabilecekleri bile bile "Harmandalı'na çözüm bulunmazsa Ümraniye çöplüğüne doğru gidiyor iş. .." diyor. Şöyle devam ediyor H.D., "...Bergama'da AK Partili belediye var. Onun için mi taşıyacaksınız? Ona da müsaade etmeyeceğiz. Gerekirse tüm Bergamalı hemşerilerimizi oraya yığarız. Öyle emrivaki bir şeye müsaade etmeyiz..." Öyle ya ağanın çöpü üstüne çöp konabilir mi? Partililerinin çöpü bambaşka nitelikte... En acınası söylemi de "...kentsel dönüşüm..." önerisinde bulunulmasıdır.
Sakın ola ki partilerinin " İstanbul'a ihanet ettik..." diye itirafta bulunanların Genel Merkez bu söylediklerini duymasın, kulaklarını çeker vallahi.
Ama cesur politikacılarsa şunları da haykırarak protesto edebilirler:
-
Partilerinin iktidarı boyunca gerçekleştirilen inşaatların ve kentsel dönüşüm uygulamalarının Osmanlı mimari dokusunda yarattığı tahribatın bilançosunu,
-
Osmanlı mimarisinin övüncü ve simgesi olan yapılarda gerçekleştirdikleri hatalı restorasyon uygulamaları ise yapıların karakteristik özelliklerinde sebep oldukları tahribatla kültürel mirası aslında hiçe sayılmasını,
-
Özellikle partilerinin Genel Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından inşa ve restorasyon emri verilen ve açılışları yapılan projeleri,
-
Süleymaniye Camii’nin restorasyon projesi ile Mimar Sinan’ın kubbeye akustiğin sağlanması için yerleştirdiği 200’ü aşkın sayıda toprak testinin boşluklarını sıvanarak kapatılmasını, dolayısıyla kubbelerde sağlanan orijinal akustiğin bozulmasına,
-
Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilmiş olan Topkapı Sarayı kompleksine verilen zarara; yapılarda ve surlarda neden olduğu ciddi çatlaklara ve Marmaray’ın, sarayın altından geçen hattındaki tünel ilerletme çalışmaları sırasında gerçekleştirilen patlamalar sonucu Sur-u Sultani olarak anılan Topkapı Sarayı surlarına büyük hasar verilmesine,
-
“İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi” olarak dönüştürülerek Kasım 2008’de yeniden kullanılmaya başlayan ve Sur-u Sultani ’nin çevrelediği Gülhane Parkı içinde 3 bin 500 metrekarelik alan kaplayan üç yapıdan oluşan Has Ahırları ’nın da Marmaray kazısıyla çökmesine,
-
Beyoğlu'ndaki Demirören AVM’nin yerinde bulunan yapıda ve komşu olduğu Cercle d’Orient’da olduğu gibi, Levanten mimarların eserleri ve 19. yüzyılda etkili olan Neoklasik üslupta inşa edilmiş olan yapılar da Osmanlı mimari geleneğinin bir parçasıdır. Bu eserlerin AKP' li belediyelerce yıkılmalarına göz yumulmasına,
-
2004 yılında inşaatına başlandığında 19 bin metrekare inşaat izni verilen, ancak inşaatı bitirildiğinde yasa dışı bir biçimde 50 bin metrekare yapı alanına ulaşan Demirören AVM’de, zeminden 30 metre derinliğe dek inen 5 katlı otoparkıyla bölgedeki imar kuralları çiğnenirken, inşaatı sırasında birçok komşu yapıya zarar verilmesine, 500 yıllık Hüseyin Ağa Camii’nin temelleri ciddi derecede hasar görmesine, zemininde çökmeler ve duvarlarında çatlaklar oluşmasına,
-
Kentsel dönüşümle geleneksel Osmanlı konutları yıkılıyor olmasına,
-
Osmanlı mimarisi taklidi yeni binaların projelendirildiği büyük kentsel dönüşüm kampanyaları başlatılmasına; Sulukule’yle başlayan, Fener, Balat, Ayvansaray gibi mahallerde devam eden bu kentsel dönüşüm projeleriyle halihazırdaki geleneksel ahşap ve kâgir Osmanlı konutları yıkılarak bölgedeki tarihi doku yok edilmesine,
-
Osmanlı mimarisinin korunduğu iddia edilerek Osmanlı konutunun mimari elemanlarından aşırma ögelerle aslında birbirinin eşi betonarme yapılar inşa edilmesine,
-
Ayvansaray Tokludede Mahallesi’nde kentsel dönüşümle yıkılacak yapılar için koruma kurulundan izin alınmadan aslında yasak olmasına rağmen tarihi sur dibine şantiye kurulmasına,
-
Kentsel dönüşüm uygulamaları için kurulan şantiyelerde, tarihi ve arkeolojik sit statüsündeki surlar ve kalıntılar zarar görmüş olmasına da isyan haykırışlarınızı bekliyoruz.
H.K ve H.D, bu iş Harmandalı' da oluşabilecek faciaya davetiye çıkartmaya benzemez; öyle Bergama' nın tarihsel yapısını koruma bahanesi kadar sınırlı olmasın isyan haykırışlarınız! Yanınızdayız, partinizin işlediği arkeolojik, tarihsel, kültürel, mimari, suçlarını haykırışınızın destekçisiyiz...
Bakalım H.K mı H.D. mı daha cesur göreceğiz!