Yerel seçim çalışmalarına başladılar. 

Seçim falan yapıldığı yok aslında. Partilerin oligarkları, bir avuç seçkinleri, önümüze sürüyorlar kendi adaylarını. İşte bunları seçeceksiniz diyorlar. Seçilip atanmışları onaylıyoruz biz de.

Genel seçimler veya yerel seçimler fark etmez! Söyler misiniz bana hangi parti ön seçimle adaylarını belirliyor? Hangi partide parti içi demokrasi var? Bu Siyasal Partiler Yasası ile mümkün değil!

Demokrasinin olmadığı ülkede parti içi demokrasi beklemek büyük bir saflıktır.

Cumhurbaşkanının, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadığını ve uygulamayacağını söylediği ülkede yaşıyoruz.

Ana muhalefetin reisi de "Anayasaya aykırı olduğunu bile bile oy kullanacağını..." söyleyebiliyor! Kendisi iktidara karşı Anayasa'yı korumakla yükümlü ama Yenikapı'da iktidarın yanında yer alabiliyor.

Yolsuzluklardan, hazine soygunlarından, rüşvetlerden, zamlardan, yopyoksulluktan patlamak üzere olan halka sokağa çıkmayın diyor. Halk direnişini sönümlendiriyor. Halkı engelliyor.

Cumhurbaşkanı da bir milyon taraftarını evlerinde zor tuttuğunu söylüyor.

Yani herkes otursun oturduğu yerde.

Birilerine genel seçimlerde ülkenin tümünün tapusunu veriyoruz. Yerel seçimlerde de yerelde atanmışları onaylıyor ve ‘Alın bu belde sizin müteahhitlerle, belediye sevici patronlarla ne yapacaksanız yapın’ diyoruz. 

Seçtirdiklerini izlemiyoruz. Ne yaparlar ne ederler bilemiyoruz. Demokrasilerine uyup ve beş senede bir sandıklarına gidiyoruz...

Hangisi zenginlemedi ki? Siz hemen yaşadığınız beldedeki belediye başkanlarının, belediye meclis üyelerinin nasıl zenginlediklerini görüyorsunuzdur herhalde.

Verdikleri sözlerle yaptıkları arasındaki uçurumları acı ve üzüntüyle yaşamaktayız. Yoksulluk, sefalet, haksızlık, hukuksuzluk, rüşvetler...

Şimdi bize yeni adaylarını yerellerde seçtirecekler. Biz de beldelerimizi yaşanmaz hâle getirecek, kentimizi rantları alanına çevireceklere onay vereceğiz. O seçilenler de en mutemet emir kullarını yanlarında seçtireceklerdir belediyelerinin meclislerine. 

Sermaye düzeninin kurguları hep böyledir.

Beldemizi parselleyecekler, beldemizde yapıların kaç kat olacağına ve ne kadar rant üretileceğine karar verecekler.

Genel seçimlerden önce neler adadılar bize ve sonrasında nelerle dayandılar yaşamlarımıza. 

Oy verdiğimiz, seçilmesi için desteklediğimiz belediye başkanı hem seçimler öncesi hem de seçimler sonrası yaptığı toplantıda ne sözler verdi ne sözler?... Genel iktidar sahipleriyle aynı siyasal karakter...

Büyüklerinden birinde yaşadık bunları. 

Daha toplantı tutanaklarının mürekkepleri kurumadan tam aksi uygulamalara girişti.

Kültürpark'ta neler yapılacaktı? Hep beraber kararlar üretildi. Tamam dendi, söz! Ortak akla uyulacak dedik. Sermayenin çıkarları doğrultusunda uygulamalar yaşama geçirildi.

Şimdi seçim süreci başlatıldı. Adamakla mal tükenmez ya. Sonrasında kent ve yaşam alanları tükenirse tükensin!

Kendileri demediler mi bugünkü belediyecilik dışında yasalara ve ahlaka uygun belediyecilik yapılacak olsun aday bulamayız diye? 

Doğrudur! Dört kata bir otomobil park yeri şartı getirildi. Ya otopark ya parası! Yıllardır toplanan bu paralarla kaç otomobillik otopark yapıldı?

Kent "teneke uygarlığına" esir düşmüş. Sokalar kaldırımlar otomobillerin olmuş!

Toplanan otopark paraları ve yapılan otoparkların maliyetleri açıklansa bir...

Nerede aradaki fark? Nerelere harcandı? Kimlere harcandı?

İyi düşünelim daha vakit var. Partileri ön seçimlere zorlayalım. Adayların mal varlıklarını topluma açıklamalarını isteyelim; tabii yakınlarının da. Adaylardan imzalı, namus ve onurları üzerine söz verilmiş senetler alalım... 

Deli miyim neyim? Neler yazıyor ve istiyorum?

Yani kent yağmaları bitsin mi? Bu düzen yıkılsın mı?

Tövbe tövbe!.. Bırakınız seçilsinler bırakınız zenginlesinler...