Osmanlı Devleti, parasız kalıp da ilk borcunu aldığı 1854 yılından sonra paranın kıymetini bilmemeye devam eder, bu paraları bir güzel yiyip bitirince Abdülhamit iktidarı borçları geri ödeyememiş ve en nihayetinde alacaklılar İstanbul’un orta yerine “Borçlar İdaresini” yani Duyun-u Umumiyeyi kuruverir. Alacaklıların yaptığı ilk işlerden biri devletin gelirlerini düzenlemek bunun için de köylünün vergisini arttırmak olur. Zaten üç kuruş kazanan köylü, ondan da olunca çiftçilik yapamaz duruma gelir, satar malını varlığını, ağalara, beylere, sörlere, monşerlere.
Devlet bakamaz olur garibanına kimsesiz, naçar bırakır. O güne kadar kendi toprağını eken, kendi ağacını silken garip gureba, ırgat olur ağaların yanında. Eh garibanın sözü dinlenmez pek, haklarını yer ağalar ve Osmanlı’nın zabiti de ağanın yanında olur genelde. İşte bu durumda çıkar efeler, Ege köylerinden. Devletin sunmadığı adaleti sunar kendince, besler köylüsünü, gerekli ne varsa onu yapar ağalara da köylere yol yaptırtır, çeşme yaptırtır, erzak dağıttırır, köprü yaptırtır.
Sonra savaş kopar, devlet kaybolur ortadan. Barış olur, devlet “mütareke subayları” olarak çıkar silahları toplar. Yunan gelir sonra, devletin vatanını korumadığı yerde verir milli mücadelesini. Sahip çıkar namusuna.
Devletin halkına göz kulak olmadığı yerde efeler biter bu topraklardan, gelincikler gibi. Başımızda bize sahip çıkan olmazsa, biz kendimize sahip çıkarız.
Bugün salgın günlerinin tam orta yerinde, kimsecikler halimizi hatırımızı kollamaz, varımızı yoğumuzu sormazken neyse ki efelerin torunları ile birlikteyiz. İzmir Belediyesi, 444 40 35 no’lu telefon hattından onlara ulaşanları örgütlüyor, yardım etmek isteyene lojistik destek veriyor, yardımları, geliri olmayan 65 yaş üstü insanlara ve maddi durumu olmayan tüm insanlara yardım etmeye çalışıyor. Bir bir arıyor 65 yaş üstündeki İzmirlileri, hal hatırlarını, ihtiyaçlarını soruyor. Alışveriş yapamayanların alışveriş yapıyor, sağlıkçılara, kuru pasta, çörek götürüyor.
Evlere kapanmış çocuklar için kitap hazırlıyor, kapılarına kadar götürüyor. Darlanan, içi sıkılana on beş psikologu ile birlikte 0232 293 95 95 no’lu telefondan psikolojik destekte bulunuyor. Yüz sene önce efeler nasıl yanında olduysa İzmirlinin, onlar gibi yalnız koymuyor.
Ama işte, o zaman da kötü sözler söylediler, efelerin adını eşkiyaya bile çıkardılar. Bugün de diyorlar varsınlar desinler, varsınlar sövsünler ne yapalım. Biz kimin ne olduğunu, kimin neler yapabilecekken yapmadığını, kimin söylenmesi gerekenleri söylemediğini hep bildik. Bu günlerden de hep beraber, birlik olarak, bir birimizi kollayarak, hiç birimizi geride bırakmayarak efeler gibi başımız dimdik çıkacağız. Kimseler yoksa İzmir var.