İktidar, ekonomide hedefleri tutturamıyor; "OLMADI SİL BAŞTAN" diyor.

Orta Vadeli program’dan vatandaşa düşen pay; işsizlik ve yoksulluk…
İktidarın açıkladığı Orta Vadeli programla (OVP) çalışan kesim daha da yoksullaşacak, vergi yükü yoksul halkın sırtında kalacak ve halkın ‘’KEMER SIKMASI’’ istenecek. Açıklanan orta vadeli program; ekonominin iki yıllık ‘’YOL HARİTASI’’dır. Bu programla enflasyonun yüksek seyretmeye devam edeceği, büyümenin yavaşlayacağı ve karşı karşıya kalacağımız bu tablonun ‘’ARTAN İŞSİZLİK, DERİNLEŞEN YOKSULLUK’’ olarak vatandaşa yansıyacağı görülüyor. İktidarın Orta Vadeli Proğramına göre; 2024’ de enflasyon hedefi yüzde 33’ den yüzde 41.5’ e revize edildi.15.2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da, yüzde 17.5’ e yükseltildi. Bu arada; 2024 büyüme tahmini de yüzde 4’ den yüzde 3.5’ e çekildi.

Öte yandan; önceki programda 2025 için 4.5 olan büyüme tahmini de 4’ e indirildi. Görüldüğü gibi; iktidar, önceki OVP’ de hedeflerini tutturamadı, ıskaladı. Öte yandan; büyümenin 2025-2027 döneminde öngörülenden daha da yavaşlayacağı anlaşılıyor.

Vergi yükü yoksul kesimin sırtına yüklenecek

Programa bütünsel baktığımızda; OVP kapsamında çalışan kesimin daha da yoksullaşacağı görülüyor. Programı açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ‘’vergiyi tabana yayacaklarını’’ söyledi. Bunun anlamı; verginin yoksul kesimin sırtına yüklenmesidir. Bilindiği gibi; bugün Türkiye ‘de vergi gelirinin yüzde 67’ si KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerden oluşuyor. Bu tablo; vergi politikasının ‘’ADİL’’ olmadığını gösteriyor. Vergi politikasının ‘’ADİL’’ olması isteniyorsa; ‘’AZ KAZANANDAN AZ, ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ ALINMALIDIR’’

Denilebilir ki; OVP’ den vatandaşa düşen pay; daha çok işsizlik, daha çok yoksulluk, daha çok vergi. Bu arada; yılın tamamlanmasına 4 ay kala iktidarın ekonomide hedeflerini tutturamadığı görüldü.

OVP’ de revizyona gitmek iktidarın ekonomiyi düzlüğe çıkarmada zorlandığını gösteriyor. Böylece; genel seçimlerden sonra uygulanan ekonomik programın ‘’başarılı’’ olmadığı ortaya çıktı.

Ayrıca; iktidarın hayat pahalılığıyla nasıl başa çıkılacağına ilişkin bir öngörüsü de yok. Öyle görülüyor ki; ekonomideki ‘’olumsuz’’ gidişin faturası; işçiye, köylüye, üreticiye ve emekliye kesilecek. Yoksul halk, kemer sıkmaya devam edecek, zam furyası durmayacak, maaşlar eriyecek, tencere kaynamayacak.

SONUÇ OLARAK:

Ekonomi yönetimi; söylem yerine eylemle vatandaşa güven vermeli.