9 Eylül İzmir’in kurtuluşunun yıl dönümü vesilesiyle kentin birçok noktasında etkinlikler, açıklamalar, kutlamalar düzenlendi. Öncesi ve sonrasında tartışılmaya devam edilen kutlamaların finali; Tarkan’ın tarihe geçen konseriyle gerçekleşti.
Cumhuriyet tarihinin en görkemli kutlaması, toplumun birçok kesiminde büyük yankı uyandırdı.
Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say ise yaşananları, “Toplum çağdaş kalmak istiyor, uygar kalmak, ötekileşmemek istiyor. Bunlara cevap var. Aynı zamanda konserler, festivaller iptal ediliyor. Bu en güzel cevap. Toplumun megastarın yanında olması” sözleriyle yorumlayarak ekledi: “İnşallah onla beraber bir şey yapma imkânımız olur!”
Fazıl Say ve Tarkan beste, konser yapamasa da beraber bir şey yapma imkânları oldu…
Tarkan İzmir’in merkezinde, Fazıl Say Seferihisar’da huzur isteyen, geleceğinden kaygı duymakla birlikte umudu büyütmek isteyen herkesi tüm saldırılara rağmen yeniden bir araya getirdi…
Nerede dört kişi bir araya gelse korkuya kapılan iktidar ve onun zor aygıtlarına inat insanlar ellerinde sandalyeleri, sırtlarında çocukları, kollarında sevgilisi ve dostlarıyla tuttular konser yollarını…
9 Eylül’de Kordon boyunca akan insanların ritmi Seferihisar’ın dingin orman yollarıyla buluştu… Kilometrelerce yol yüründü… Sadece konsere değil… Barışa, kardeşliğe, huzura, umuda yüründü…
HUZUR BOZANLAR
Tarihin cilvesi midir bilinmez; bir dönem İon şehrinden huzursuzluk yarattıkları ileri sürülerek kovulan sanatçılara kapılarını açan, tarihte ilk kez Sanatçılar Birliği’nin kurulduğu kent olan Teos’ta bu sefer de Fazıl Say ile buluşulmuştu.
Evet, mesele sadece konser değildi… Bu düzenden memnun olmayanlar, değişim isteyenler; geleceğimizi çalanların huzurunu bozanlar buluştu!
İfade edildi, yeniden edilmeli: İnsanlar ısrarla barış, ısrarla demokrasi demeyi tercih etti! Ne kadar yasak konulursa konulsun, saldırının dozajı en gerici argümanlardan, tehditlere uzansa da sanatın ritmiyle umudun direnci kendini gösterdi…
ÇUVALDIZ MESELESİ
Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin’in anlamlı konuşmasını yeniden kayda geçirmeden olmaz. Son dönemde Türkiye ve Yunanistan arasında yaşananlara da değinen Yetişkin, “Ülkeler arasında siyasi gerilimler olur. Fakat diplomasi bu yüzden vardır. Dünya artık savaştan bıktı, herkes barış içinde yaşamak istiyor. Üzülerek izliyoruz ki hem Yunanistan hem Türkiye yaratılan bu gerginliği seçim odaklı kullanıyor. Oysa ortak bir geçmiş var, tarih ve kültür var. Adaların belediyeleri ve halkı da Türkiye halkı ile kardeşlik ve dostluk içinde yaşamak istiyor. Bu proje ile ortak tarihimizin ve değerlerimizin umuyorum ki daha fazla farkına varabiliriz” dedi.
Tam da Yetişkin’in ifade ettiği gibi ne zaman milliyetçilik ve gericilik hortlatılsa madalyonun diğer yüzü iktidar hırsı ve oy telaşesi ile kendini göstermektedir. Ya da tam tersi…
DAHA FAZLA CESARET
Savaşa övgüler dizilirken, barış denilmesinin bile suç sayıldığı böylesi dönemlerde İsmail Yetişkin’inki gibi cesur konuşmaya daha fazla ihtiyaç var. Sadece cesur konuşmak yeter mi? Cesur ve kararlı konuşanı, cesaret ve kararlılıkla alkışlamak gerekir. Tarkan da, Tunç Soyer de, Fazıl Say da, İsmail Yetişkin de cesaretle alkışlanmayı hem hak ediyorlar, hem de buna ihtiyacımız var.
Tarkan ve Fazıl Say konserindeki ‘alkışlar’ gösterdi ki; toplumsal mücadele dinamikleri farklı biçimler altında kendisine yol arıyor ve yavaş yavaş da buluyor. Özlemler kendisine yeni yeni ritimler keşfediyor.
Her iki etkinliğe de emek harcayanlara ve alanları dolduranlara da gönül dolusu alkışlar bizden…
Yollar, eller, ritimler, fikirler buluşacak ve hayaller gerçek olacak.