Ülke politikamız çöplük olmak! AKP+MHP İktidarının tercihidir bu. Büyük Britanya’nın naylon çöpleri kaçak sokulmuyor ülkemize. Çukurova’da uçuşuyor Büyük Britanya’nın naylon atıkları; “bereketli topraklar” üzerinde. İktidar öyle istiyor!
Gemi “sokumu” da bu işlerden biri. Ha naylon sokmuşlar ha gemi! Her ikisi de tehlikeli atık! Her ikisi de masum ve yalnız değiller. Bunu da iktidar istiyor elbette!
İspanya’nın radyoaktivite yüklü termik santral küllerini taşıyan Ulla isimli geminin İskenderun Körfezi’nde ne işi var? Yedi yıl bekledikten sonra, karasularımız dışına çıkarılacağı günün öncesi batıveriyor kendi kendine! İktidarlar istemese olabilir mi egemenlik sınırlarımız içinde böyle bir olay?
Lady Tuna’nın 75 bin 484 ton fueloili Çeşme sahillerine aktı. ABD veya AB’de böyle bir olay gerçekleşebilir miydi? Olsaydı ne olurdu diye sormuyorum; olabilir miydi? Gemideki kültür balıklarını kurtarmak, zarara uğramamak için...
İzmir’in ortasında Gaziemir’de nükleer enerji santrali atığı Eu 152-Eu 154 radyoaktif çubuk cürufları var. İktidar bunu da yedi yıl sakladı, ört bas etmeye uğraştı. Devletin bilgisi dahilinde yapılmış olabilir mi? Bunca istihbarat örgütü olan bir devletin ülkeye sokulan radyoaktif atıkları bilmemesi düşünülemez. En etkin, iktidar sahipleri bu işin içinde olmasalar saklamaya çalışılır mıydı? Uygulandığı bile şüpheli olan, göstermelik para cezası çözüm müdür?
Bunlar gibi örnekleri çoğaltmamız elbette olanaklıdır.
Bir de “çıktılarımız” var. Çimento, demir çelik, madenler, tekstil ürünleri, vb...
Bunlar da çok enerji ve su tüketen, milyonlarca ton tehlikeli atık üreten sektörler. Ürünler AB ve diğer ülkelere, tehlikeli atıkları ülkemize!
Ülke ekonomisi büyüyor, halk yoksullaşıyor, her konuda ama her konuda ahlâksızlık almış başını gidiyor. Ülke yalanla idare ediliyor yalandan idare ediliyor.
Hep iktidarların istemiyledir bunlar. İstemeyen iktidar olamaz! Ekolojik Emperyalizm Döneminde iktidarlar verilen reçeteleri uygularlar o kadar! Hele bir uygulamasınlar da görelim! Saddam, Kaddafi, Allende örnekleri ortada...
Gemi sokumu da bu işlerin bir parçası diyorum ya... Pasifik tarafındaki gemileri Bangladeş, Pakistan, Hindistan sökerler. Avrupa’nın ve Akdeniz çevresinin nükleer dahil her türlü tehlikeli atıkla bulaşık ve yüklü gemileri de Türkiye’ye sokulur. Tabii bu gemilerle birlikte mütemmim cüz’i olmayan daha neler neler sokulur ülkemize.
Ülkenin “yetmiş sente muhtaç olduğu” dönemde Avrupa’daki işçilerden toplanan dövizlerle alınan ve teşvikli fabrikaların tüm makina parkları da gemi sokumu ile olmuştur.
‘Gemi sökümü’ dendiğine bakmayın, bu iş esasında ‘gemi sokumudur’. Engellenmez asla! İktidar sahipleri, devlet böyle ister çünkü. Avrupa Birliği de böyle ister, Akdeniz çevre ülkeleri de. Öyle ya Türkiye’den müsait iktidarlar yoktur oralarda!
Mahkemeler, kararlar falan demeyin ne olur. Gemi sokumu ve sökümü mahkemelerimizin karar üretme süreçlerinden hızlıdır. Karar verilir verilmesine de ortada gemi yoktur artık! Demir çeliklerde kütük demir haline gelmiştir bile.
Brezilya da mahkeme kararı almış, Sao Paulo limandan ayrılamazmış. Mış, mış, mış... NAe Sao Paulo yönünü değiştirerek Brezilya karasularını terk etmeye çalışıyor. Tavşana kaç, tazıya tut! Uluslararası sulara çıkınca Brezilya yetkili değiiiil!
Hukukun olmadığı ülkelerde böyledir hep.
Onun için gelin, bu gemi ola ki, Brezilya’dan çıktı; Cebeli Tarık Boğazı’nı da geçti; karasularından geçtiği ülkeler de Basel Konvansiyonu’nu çiğnediler ve engellemediler; iş başa düşer o zaman!
Türkiye karasularına girmeden, tüm yurtsever denizciler, balıkçılar, tekne sahipleri, yelken kulüpleri, ama hepimiz, herkes bu gemiyi kuşatırız!
Fransa’nın Adriyatik kıyılarında, Yugoslavya iç savaşında, Cibuti, Yemen, Libya gibi Müslüman ülkelerde kullandığı bu nükleer savaş gemisi ülkemize sokulamayacak! En başta işçiler, onların aileleri, Aliağalılar, İzmirliler ve tüm ülke kansere ve ölüme mahkûm edilemeyecekler.
Müslüman olduğunu iddia eden iktidarlar da cami yaptıran gemi sokumcular da artık sona yaklaştılar, başaramayacaklar.
Halkın dostları var. Ekolojistler var. TMMOB, TTB, TBB, DİSK, Sendikalar var!
İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekten var mı? Kuşatma teknelerini örgütlemede olacak mı?