İktidar mücadelesinde siyaset çok önemli bir unsur. Uluslararası ilişkilerle birlik veya karşıtlık oluşturmada da siyasetin büyük rolü var.
Ülke içindeki siyasette her parti iktidar yolunda kitlelerin desteğini almak için çabalar. Bir partinin diğer partilerle arasındaki farkı ya da tam tersine benzerliği anlatması da önemlidir. Burada parti program ve çözümlerinin halka anlatılması için örgütlenme olmazsa olmaz bir gereksinimdir. Medya, bir başka deyişle yandaş medya gücü, etkin kullanılabilirse kitleleri o partiye yönlendirebilir.
İtalya’da dünyanın 74. zengin kişisi olan Silvio Berlusconi’yi başbakanlığa taşıyan unsur, medya gücüydü. Aynı yöntemi izleyen Erdoğan, yandaş inşaatçılar ile yandaş medya havuzu oluşturarak 22 yıldır iktidarını sürdürüyor.
Cumhuriyetin kuruluş dönemindeki gazetecilik anlayışı, siyasal bilinç ile bugünün medya ve siyasetçi yapısı çok farklı. Olmayan olayları olmuş gibi göstermek, yeteneksiz yöneticileri lider konumuna yükseltmek hatta dünya liderleri arasında imişçesine kitlelere takdim etmek yandaş medyanın işidir. Çünkü “yandaşlık” demek maddi menfaat demektir.
Mevcut iktidar karşıtları iktidarın yanlışlarını anlatmak durumundalar. Burada iktidar ittifakı muhalefetten daha önce iktidarın yanlışını söyleyip muhalefetin eleştirisinin etkisini azaltabilir. Örneğin, daha önceki yıllarda asgari ücret zamlarında BBP ve MHP iktidarı eleştirdi. Yandaşlık açısından bakılırsa, bu eleştiri ittifak sahipliğinin ittifak başına sunduğu bir rica olarak algılandı. Kitleler de Erdoğan’dan “jest” beklentisi içine girdi.
Sıradan bir insansız hava aracını dünyanın en ileri teknoloji ürünü gibi tanıtmak kolay. Üreticisini tanıdık ülke yöneticilerine götürüp ürünü satmak daha da kolay. Kontrolündeki silahlı kuvvetlerin envanterine kaydetmek de bir başka avantaj. Derken birkaç yıl içinde ülkenin en zengin işadamı listesinde üst sıraya çıkarmak da bir başka başarı.
Bunları kitlelere anlatmak için ise basit bir sistem var. Yaklaşık 20 – 30 kişi, profesör, bir üniversitenin uzmanı, bir araştırma kuruluşunun başkanı filan. Bunlar üçerli, dörderli gruplar halinde beş-altı televizyonda değişik programları her gün dönerek dolaşıyorlar. Haber programı yapanlar ve katılımcıları da öyle. Konular Orta Doğu, savaşlar, Erdoğan’ın sözleri, dünyada yansıması filan…
Bıkmadan, usanmadan programları izlemek yorucu, ancak yandaş medyanın etkisinin azımsanmayacak düzeyde olduğunu, bunun bir sistem doğrultusunda yapıldığını görmenin başka yolu yok.
Yandaş medyanın karşısında, özgür medyanın varlığını göz ardı etmemeliyiz. Özgür medyanın haber, belgesel, ekonomi, politika programlarının izlenirliğinin giderek arttığını kabul etmeliyiz. Baskı altında olan, haksız yere suç yüklenen nitelikli habercilerin dik ve onurlu duruşunu izlemek insana gurur veriyor.
Muhalefet partilerinin iktidar tarafından, muhalefet için yapay zeka teknolojisi kullanarak hazırlanan “terörist” destekli video paylaşımlarını nasıl değerlendirdiğini merak ediyorum. Ortada bir tiyatro oynanıyor, hayali başarılar pazarlanıyor. Peki muhalefet buna karşı nasıl bir yöntem izleyecek?
Rusya doğal gaz veriyor, parasını yıllar ötesine erteliyor, nükleer santral yapıyor ama seçim döneminde garanti ettiği parayı önden yatırıyor. Dünya bankası milyarlarca dolar kredi açıyor. Birleşmiş Milletler “first lady” için komite başkanlığı ilan ediyor. ABD, F35’lerin parasının üzerine yattı ama F16’lar için paket satışa onay verir havasına giriyor. Körfez ülkeleri dolar üzerine dolar gönderiyorlar.
Kısacası dünyanın büyük ülke ve kuruluşları Erdoğan kazansın diye elinden geleni yapıyor. Bunlara değerlendirme kuruluşları da eklendi.
Bu tiyatroda gerçekleri, zeka derecesine göre kime nasıl anlatacaksın.
Yoksa bu tiyatroda üzerinde düşen rolü mü oynayacaksın?
Dikkatle takip ediyoruz.