Elini tuttuğunuz anneniz veya babanızla birlikte kocaman kapısından içeriye girdiğinizde sanki başka bir âleme girmiş gibi olurdunuz. İçerideki kalabalık o kadar büyük ve muhteşem gelirdi ki bütün dünya orada sanırdınız. Muhakkak lunaparka uğrar, Pak Bahadur’u ziyaret etmeden geçmezdiniz. Paraşüt kulesinin yüksekliği gözünüzü alır, oraya çıkınca bütün dünyayı görebileceğinizi sanırdınız.
Biraz daha büyüyüp gençliğe adım attığınızda makarna ile bira içmenin paranızın azlığından değil de kendi damak tercihinizden dolayı olduğuna dair nutuklar atardınız. Paranız varsa ve içeriye girecek kadar şanslıysanız Zeki Müren’i uzaktan da olsa görerek dinlerdiniz. Ama paranız yoksa da fark etmezdi Zeki Müren’in görüntüsü değilse de sesi eşitlikçiydi ve dışarıda da olsanız kulaklarınıza erişip sizi kendinizden geçirebilirdi.
Bütün ülkelerin salonlarını gezip, hiç anlamasanız da sergilenen araç gerece bakıp hayran kalırdınız. Mutlaka tanıtım broşürlerini alır, onlardaki resimlerin kimini kesip duvarınıza asardınız. Sovyet pavyonu ve ABD pavyonundaki uzay yarışı sizi mest ederdi.
Kültürpark; yanmış, yıkılmış ancak zafer kazandığı için gurur dolu şehrin insanlarının yangın yerini parka ve fuar alanına çevirdiği bir mekân. Efsane belediye başkanı Dr. Behçet Uz’un İzmir için çalışırken 14 yaşındaki kızı Mübeşşir’i kaybettiği ve ona “Ey İzmir! Bir çocuk hekimi olarak, öz kızımla ilgilenemedim. Onu kaybettim. Her şeyimi sana, seni baştan yaratmak için verdim. Ama yine de senin için çalışmaya, her şeyimi sana vermeye devam edeceğim” dedirten şehre bıraktığı en önemli eser. Yokluklarla mücadele edilerek, halkın desteği ile yapılmış, duvarlarının inşaatında kullanılan taşları çekerken ölen atların bile unutulmayıp anılarını yaşatmak için heykeli dikilen bir alan.
Bu yıl Uluslararası İzmir Fuarı kapılarını yine bu alanda, Kültürpark’ta 90’ıncı kez açacak. Bir ülkenin ve bir şehrin dışarıya açılan yüzü, dışarıyla temas etme kapısı olan İzmir Fuarı 3 Eylül’de başlıyor. Küresel salgının yıkıcı etkisi nedeniyle geçen yıl yüz yüze yapılamasa da çevrimiçi ortamlara sıkıştırılsa da İzmir Fuarı varlığını sürdürdü. Bu yıl olabildiği kadarıyla insanlarla buluşmaya hazırlanıyor.
Elbette hayat artık başka şekilde akıyor. Çocukların da gençlerin de yetişkinlerin de eğlence ve gezi anlayışları değişti. Paraşüt kulesini şimdilerde kimse yüksek saymıyor. Yeni teknolojileri öğrenmek için fuarları beklemeniz gerekmiyor. Dünya bir tık uzağınızda. Ama yine de İzmir Fuarı ve Kültürpark alanı İzmir’in dokusunda ve İzmirlinin belleğinde özel yerini koruyor.
Akıp giden hayatlarımızda izler bırakan mekânları, olayları ve kişileri hatırlarken karmaşık duygular hissederiz. İzmir Fuarı ve Kültürpark alanı da hayatlarımızda izler ve tatlar bıraktı, bırakmaya devam ediyor. Hiç gitmeyenler için bile özel bir yer olan Kültürpark sadece fuar zamanları değil her zaman hepimizi bekliyor.