Biri beni kırıp, incitip, üzünce büyük eser gürlerim ama karşıma gelip yüzüme yavru kedi gibi bakarsa hemen her şeyi unuturum.
Eğer gerçekten içinde hainlik, yaptığında bilinçli kötülük yoksa...
Aslında eskiden onları da affederdim. Herkes beni sevsin kimse benim için kötü şeyler söylemesin ezikliğinde bir kadındım o zamanlar.
Artık yarım yüzyılı devirmiş,  derisi köseleye dönüşmüş biri olarak diyorum ki; bak canım cehennemin dibi, dümdüz ilerle orada sana şahane bir yer ayırdım.
Git ve benden uzak dur.
Artık senin içindeki o haseti, kötülüğü, benim içimdeki sınırsız sevgim, sonsuz hoşgörüm, bitmek bilmez şefkatimle beslemeyeceğim.
Daha doğrusu sen onları sınırsız, sonsuz, bitmez sandın.
Oysa ben de insanım.
Benim de içimde karanlık bir ben var.
Senin her fırsatta keyifle kullandığın  benim ise ehlileştirmek için kendimi eğittiğim o karanlık yüz.
*
Dur daha derinlere girmeden konuya geleyim, ben artık affetmemeyi öğrendim.
Yanlış okumadın, affetmeyi değil affetmemeyi öğrendim.
Spiritüelci akımlara koca bir nanik!
Affetmek seni özgürleştirir, hafifletir diyenlere inanmıyorum.
Tam tersi bu kalbe bir kamyon beton dökmek.
Omuzlarına kaldıramayacağın yük bindirmek.
Bir küçük dedikoduya yenilip küsmekten söz etmiyorum.
Bir söze alınıp gücenmekten de..
Sistematik, düzenli psikolojik şiddete maruz kalmak, belki düzelir çabasıyla üzerine boca edilen kabalığı, saygısızlığı, kötü sözleri yok saymanın ağırlığı dediğim.
Aslında öyle biri değil deyip içinde bir iyilik aradığımız insanlar var ya...
İşte aslında onlar tam da “öyle biri” biliyor musun?
Aslında biliyorsun. Bir yanın sana bunu hep söylüyor. Duymak, inanmak istemiyorsun.
Emeklerin boşa gidecek çünkü.
O kişi ya çocukluk arkadaşın, ya kan bağın, ya eşin, sevgilin, ya minnet duymak zorunda hissettiğin biri...
*
Bak sana kendimden örnek...
Çok yakınımda olan ama aslında içten içe benden nefret ettiğini bildiğim biri vardı.
Evet nefret... Çok ağır değil mi?
İşte bana da çok ağır geldiği için hep yok saydım bu hissettiğimi.
Bana yapmadığı ayıp, kalbimde kırmadık parça bırakmadı.
Bir daha asla görüşmeyeceğim cümlesini kaç kez söyledim kim bilir?
Ama bana her adım attığında hep affettim.
Hiçbir şeyi unutmadım ama seviyordum ulan yine de.
Onun beni sevmediğini bile bile...
*
Artık yok hayatımda.
Önceleri beni ve mevzuyu bilen dostlarım dedi ki biz seni biliyoruz yine affedersin sen.
Hayır.
Benim için kalbimin o yeri artık koca bir boşluk.
Neden biliyor musunuz?
Hayat boyu bana yaptığı her tür ayıbı affetmem artık onu bile sinir etmiş olmalı ki sonunda bir gece itiraf etti: “Ben aslında seni hiç sevmiyorum”!
Bunu yazarken gülüyorum öyle dramatik bir durum yok.
Yani o zaman çok ağladım çok şaşırdım ama şimdi inanın gülüyorum.
*

Bu hayatta sevgi, saygı bağı kuracağımız, emeğimizi hak eden çok insan var.
Kalbinizin bir tarafı o bunu hak etmiyor diyorsa ne olur o sesi dinleyin.
Affetmek istemiyorsanız çıkarın hayatınızdan gitsin.
Sadece kötü hisler beslemeyin yeter.
Beddua falan yani.
Çok iyi olsun ama benden uzak dursun deyin mesela.
Kötü enerjinin besini kötü söz...
Dilin zekatı da hayır konuşmak.
Niyetimiz sonumuz hayrolsun.
İyileri hep iyiler bulsun.