Aralık enflasyonu yüzde 2,93 olunca, yıllık enflasyon yüzde 64,77 oldu. Ücret, maaş ayarlamaları, zamlar buna göre yapılıyor.
Ancak ENAG’ın (Enflasyon Araştırma Gurubu) hesabına göre 2023 yılı Tüketici Fiyat Endeksinde artış yüzde 127,21 oldu. Özetle TÜİK görevini yaptı. Emekliler, memurlar bu yıl da geçinme zorluğu yaşayacaklar. Üç kuruşluk artış için başvurulacak adres zaten belli. İktidar çok sıkışınca adresi öne çıkarıyor.
Ekonomik sorunlar yıllardır tartışılıyor. Maaş artışı, asgari ücret artışı diye yandaşların abarttığı konunun gerçeği şöyle: Geçtiğimiz altı ay içinde oluşan enflasyon kaybının giderilmesi için ödeme yapılması. Bu ödeme devletimizin üzerine düşen ödemeyi yapması için çıkartılan yasanın bir gereği. Üstelik kararın verildiği andan itibaren mal ve hizmet ürünlerine yapılan zamların telafi edilmesi için altı ay daha beklenmesi gerekecek. Bir başka ifade ile maaşının veya ücretinin satın alma gücü sürekli düşecek.
Zaten yıllardır çalışanlar devletin gelirlerini finanse ediyor, birileri de malı götürüyor. Bu durum çalışan ve emekli kesimde tepki görüyordu. Yıllar içinde biriken tepkiler sosyal medyada yansıma buldu. Milyonlar sosyal medyanın her alanında tepkileri ile sendikaları tamamen sararmaktan da kurtarmaya başladı, partilerin de kendileri hakkında konuşma gereğini hissetmesine yol açtı.
İktidarın yandaş medyanın yanında sosyal medyada da örgütlendi. 2019 Seçimlerinde Ankara ve İstanbul büyükşehir belediyeleri kaybedilince takke düştü, kel göründü. Adalet Bakanının STK dediklerinin başında Erdoğan’ın oğulları, damatları ve kızlarının yöneticiliğini yaptığı yurtiçi ve yurtdışındaki dernek ve kuruluşları başta olmak üzere milyonlarca, milyarlarca lira yardım, bağış yapılmış. Bankamatik memurları ile de sosyal medyada “fake” yani sahte, yapay hesaplar oluşturularak muhalefet üzerine yüklenilmiş. 2019 Yerel seçimlerinden sonra bu görevi bu kez bakanlıkların bir kısmı üstlendi. Bakanlar arasındaki çekişme bile bu trollerin üzerinde dile getirildi. Bu troller ülkede gündem değiştirmek için yandaş basınla uyumlu olarak çalıştılar. Muhalefet yeterince örgütlenemediği için görece başarılı da oldular.
Bir gerçek de var ki, iktidar sıkıştıkça ortaya faili meçhul şiddet olayları çıkar oldu. 2015 yılında milletvekili seçimlerinde oy çokluğunu yitirince, seçimi 1 Kasım’da yenileyince, Haziran- Kasım arasında yüzlerce kişinin canına mal olan terör eylemlerini lütfen hatırlayalım.
İktidar yeteri kadar gençlik örgütlemesi yaptığına inanınca, Bilal Erdoğan başında olduğu örgütlerin toplantılarını üniversite konferans salonlarında yapmaya başladı. Ülkü Ocakları da kendisini takip etti. İstanbul’da üniversite bizim diyecek kadar cesaret sahibi oldular.
İlişkiler sadece gençlik kuruluşları ile sınırlı kalmadı. Bazı cemaatler ve tarikat grupları da iktidara yanaştı. 1 Ocak’ta onlara göre büyük bir organizasyon yapıldı. Galata Köprüsü üzerinde “Şehitlerimize rahmet, Filistin’e destek, İsrail’e lanet” toplantısı için sabah namazında Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye, Taksim ve Eminönü Yeni Camii’de toplandılar, namazdan sonra Galata köprüsüne yürüdüler.
Köprü üzerindeki miting ve yol girişleri toplantıyı kalabalık gösteriyor. Çalışılmış bir yöntem. AKP, toplantılarını dar alanda yapıyor. Toplantıya eski bakanlar, meclis başkanı katıldı. Burası çok mühim diye konuşan Berat Albayrak eşini de alarak ilk kez meydanlara indi.
Toplantı dağılırken “hilafet, hilafet” sloganları ile yürüyen yüzlerce insan. Ellerinde de yeşil bayrak. Eski bakanlar, ki bunlardan birisi genelkurmay başkanlığı yapmış olan eski milli savunma bakanı.
Bir genç de buna tepki gösteriyor. Yeşil bayrak taşıyan kişiye yumruk atıyor. Adamcağızın burnu kanıyor. Üzücü bir durum. Adamın taşıdığı bayrağı ne için eline tutuşturduklarını bilip bilmediğini sorgulamalı. Ancak genç bir trafik polisinin yanına gidip “teslim” olunca, bir başka genç polisin yanında gence ağır bir tokat atıyor. Bu arada bir başka adam orada hemen bir yeşil bayrak açıyor.
Genç, üniversite öğrencisi, hemen tutuklandı. Bu genç “bedeli” neyse ödeyecek. Diğer tüm eylemlerin göz ardı edilmesi ne ilk olay ne de son olacak. 1968 kuşağından gelen birisi olarak şunu söyleyebilirim: Hilafet çağrılarına bir öğrencinin tek başına tepki koymuş olması kanımca tarihi bir olay. Atatürk, bayrak ve cumhuriyet aleyhinde eylem yapacaklar ve yeşil bayrak açacaklar için devlet görevlilerimize bir hatırlatma olarak kabul edilmeli.