Büyüklerimiz ne güzel söylemiş; “her şerde bir hayır var” diye. Salgın hastalığın önce bize sonra çevremizdekilere yayılması kaygısıyla işyerlerinin çalışanlarını evden çalıştırdığı, okulların kapalı olduğu ve bilumum önlemin alındığı şu günlerde kapalı mekanlara gidemiyorsak tek çare açık alanlar. Yani parklar, güzelim kordon, İzmir’in içindeki ve yakın çevresindeki ormanlar, sulak alanlar, çayırlar…
Bu alanlara gidildiğinde görülecekler ise çeşit çeşit… Bak bu günler orkidelerin çiçeklenme, mantarların patır patır toprak altından çıkma, kuşların üreme derdiyle şakıdığı günler. Koklayarak, görerek, duyarak, hissederek hatta yabani otlardan tilkişen (yabani kuşkonmaz) ya da kuzukulağı görürsek tadarak baharı yaşayacağımız günler. Kullanırsak eğer hastalık kaygısını umuda ve İzmir’i paylaştığımız diğer canları keşfe dönüştürülebileceğimiz fırsat kuponu gibi günler…
Flamingoların kur dansını hala görmeyenler için Alaçatı Kuş Cenneti, Çakalburnu Dalyanı, Bakırçay ve Gediz Deltaları bu güzelliğin izlenebileceği yerler. Gediz Deltası’na giderken yanına bir dürbün alıp Lodos tepeye çıkarsan eğer hemen önündeki adanın üzerinde kuluçkaya yatan tepeli pelikanları da görebilirsin. Tepeli pelikan dediğimiz arkadaş, dünyada nesli tehdit altındaki türlerden. Fransız kuş gözlemcilerin İzmir’e gelince “gördüm” diyerek havalara uçtuğu türdür kendisi. Bu hafta bu güzelliği gözlemlemeye giden arkadaşlarımdan sıra dışı bir haber geldi. Tepeli pelikanların arasında kuluçkaya yatan bir ak pelikan gördüler. Ak pelikanın İzmir’de şimdiye kadar üreme kaydı bulunmuyor. Yani bilinen, kendisinin Körfez’de ve sulak alanlarda karnını doyurup dinlendiği yönündeydi. Ak pelikan deyince de rengi pür beyaz bir kuş hayvanı zannedilmesin. Arkadaşın rengi baya hoş bir pembe…
Görülen kuşun, mantarın ve nicesinin ne olduğunu elbette anlamak zor olabilir. Fakat bunun kolay yolları var… Mümkünse fotoğraf çekmek ve eve dönüşte internet üzerinden kısa bir araştırma ile neyin ne olduğunu öğrenmek artık çok zor değil. Mesela kuş türleri için trakus.org adında bir internet sitesi var. Türkiye’deki kuş türlerinin bolca fotoğrafları ve türler hakkında detaylı bilgiler bulunuyor. Türkçe rehber kitap edinmek isteyenler için Doğal Hayatı Koruma Vakfı, Doğa Derneği ve Doğa Araştırmaları Derneği’nin yayınları bulunuyor.
Mantarlar, orkideler, kelebekler ve yabani bitkiler için de sosyal medyada bu türleri gözlemlemeye meraklıların buluştuğu ve birlikte tür tayini yaptıkları sayfalar bulunuyor. Yine bu türler için de Türkçe rehber kitaplar bulunuyor.
Doğa gözlemciliğine ilk başladığım yıllarda kuşlar konusunda tek Türkçe kaynak vardı. Onu da yetersiz görüp daha iyisini edinmek için yurt dışına gidecek birilerini bulup rica etmek gerekiyordu. Keza mantarlar, orkideler ve kelebekler de öyleydi… Son yıllarda biyoçeşitlilik üzerine Türkçe kaynakların sayısı giderek artıyor. Hal böyleyken Mahmut Tuncer’in “Helva Yapsana” türküsü geliyor akla. Her şey var…
Bu kaynak çeşitliliğini ben de gönüllü olarak arttırayım; çektiği ama tanımlamakta zorlandığı tür fotoğraflarını [email protected] adresine gönderenlere fotoğrafın hangi türe ait olduğu ile ilgili dönüş yapacağım. Bilemediğim yerde araştırıp, varlığına şükrettiğim ve doğada gezmekten botunun çamuru kurumayan dostlarıma danışacağım. Birlikte İzmir’in bahar kaydını çıkartalım…
Bu da İz Gazete okurları ile ortak imecemiz olsun.