Sermayenin egemenliği, her türlü enerji kaynağı gibi, jeotermal enerji kaynağını da sorunlu hâle getirdi.
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu jeotermal enerjinin neden olduğu sorunlar konusunda oldukça önemli bir çalışma yaptı. Bu çalışmada yedi başlık altında sıralanan sorunların hiçbirisine karşı çıkılamaz; acı gerçeğimiz bilimsel ve teknik verilerle incelenmiş çünkü.
Türkiye ve özellikle de Ege Bölgesi’ndeki uygulamalardan tespit edilen bazı sorunları şöyle sıralayabiliriz:
JES’lerin kuyu ve iletim hatlarının yer seçimleri sorunludur. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasasına aykırı yerlerde yatırımlar yapılmıştır. En verimli tarımsal araziler olan büyük ovalarda, koruma alanlarında, mutlak tarım arazilerinde, özel ürün alanlarında, dikili tarım yapılan yerlerde, sulu tarım arazilerinde ve hele hele zeytinliklerde!
Jeotermal Enerji yatırımlarının Çevresel Etki Değerlendirilmesi raporları, her yatırım konusunda olduğu gibi önemsenmeden ve ciddiyetsizce hazırlanmakta ve olduğu gibi kabûl edilmektedirler. Elbette, denetimleri de yapılmadığı için, akışkanlar ve gazlar nedeniyle yaşamın yok olmasına neden olunmaktadır; insan ve hayvan sağlığı, toprak, su ve bitkilerin yaşamlarında tespit edildiği gibi.
ÇED Süreçleri de hukuka, yasalara aykırı şekilde ve tüm halkın tepkilerine rağmen yapılmaktadırlar.
Yoğunlaşmayan gazların ve akışkanların havaya ve yerüstüne salınıyor olması da önemli sorunlardandır.
Yerleşim yerlerinin, yaşam alanlarının yakınlarında gerçekleştirilmesi düşülmemesi bile gerekirken bu alanların yakında ve hatta içinde yatırımlar yapılmaktadır…
Peki Türkiye’de kurulu enerji santralleri kapasitesinin ancak yüzde atmış kadarı kullanabilirken, neden bu yatırımlar? Enerjiyi niçin ve kimin için üretiyorlar hâlâ? Neden yaşam yok ediliyor, ülke neden yaşanamaz hâle getiriliyor?
Sömürgen ülke sermayelerinin kendi yaşam alanlarında yapamadıkları, yapmak istemedikleri; çok enerji ve su tüketen, tehlikeli atıklar üreten yatırımları için ülkemizde altyapı hazırlanıyor! Ayrıca, enterkonnekte sistemle enerji dışsatımı da yapılacak bu ülkelere. Enerjide dışa bağımlı olabilirsiniz ama ürettiğinizi dışa satabilirsiniz!
Tarım alanlarımız yok ediliyor. Enerjide hem dış alımlarda hem de dışa satımlarda sorunlara boğuluyoruz, bağımlılığımız artırılıyor.
Şimdi İzmir’i; kültürünü, tarımını, ekonomisini yıkmak üzere İzmir’deler! İzgazete’de okumuşsunuzdur, İzmir’in toplam arazisinin yüzde sekizi, tarım alanlarının yüzde otuz üçü kadarı JES’lere kurban ediliyor!
Çare, ekolojik sınırlarda kalmak, yaşamı ekolojik komünal düzene doğru evirilecek şekilde politize etmek diye düşünüyorum; karşı koymanın, direnmenin zamanı.
Siz elbette farklı düşünüyor olabilirsiniz.