Daha çok özgürlük vaadi ile iktidar olan Erdoğan, neden böyle oldu? Halka seslenirken ben sizin hizmetkârınızım derken, bugün meydanlarda neden ‘sürtük, çürük, hain’ diyor.
Erdoğan halktan büyük destek gördü. Yıllar içinde bu destek arttı. İktidara geldikten 9 yıl sonra bile, yıpranacağına, 12 Haziran 2011’deki genel seçimde AKP yüzde 50’ye yakın oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın desteği sürdü. 2014’te Ekmelettin İhsanoğlu’na karşı yüzde 52 oyla seçildi. 2018’deki seçimde de Muharrem İnce’ye karşı oy oranı yüzde 53 oldu. Bu seçimde yurt dışı seçmenden aldığı destek ise yüzde 60 idi.
Güçlü meclis gurubunu bir yana iterek ülkede mutlak hakim olmayı yeğleyen Erdoğan mı, yoksa başka bir proje mi?
Erdoğan halktan aldığı desteği neden kendine yöneltti?
Biraz gerilere 2006 yılına gidersek, Beyaz Saray’a verilen bir Türkiye Raporu var.
Raporda diyor ki “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar nasıl kurmuş? ‘Başbakanı ikna ediyoruz, parlamento ayağa kalkıyor. Cumhurbaşkanı'nı ikna ediyoruz, bakanlar ayağa kalıyor. Öbürünü ikna ediyoruz yargı ayağa kalkıyor. Dolayısıyla birbirini kontrol eden bir sürü mekanizma var. Bu cumhuriyette biz bir türlü Amerika’nın çıkarlarını harekete geçirmekte zorlanıyoruz’ Onun için tek adam rejimine Türkiye gitmelidir.’ Ve diyor ki ‘Bir kişinin her gücü elinde topladığı rejimi desteklemeliyiz. Bir kişiyi ikna etmek, bu kadar grubu ikna etmekten kolay”
Bu sözlerin sahibi Meral Akşener. 2 Nisan 2017’de Edirne’de söyledi.
Raporun sahibi ise eski CIA Türkiye şefi Paul Bernard Henze.
Türkiye tek adam rejimine gitti. SADAT kurucusu emekli general Adnan Tanrıverdi. Bir dönem de Erdoğan’ın danışmanları arasında yer aldı. Kılıçdaroğlu SADAT’ın kağısına gidip, onları paramiliter olarak niteleyip, şiddet uygulamasından kaçınmalarını istemişti.
Paol Henze’nin dediği oldu.
Şimdi aklımızda şu soru var; TBMM’nin veya Bakanlar Kurulu’nun ikna edilemediği neler vardı ki, Erdoğan ikna edildi.
Görünen o ki, CIA’nın raporuna göre, birçok konuda istenen yapıldı. Fakat Erdoğan halkın desteğini kaybetmeye başladı. Zira söylenmese bile Türk halkının çıkarı ile ABD’nin çıkarı bölgede örtüşmedi. Trump ve Biden siyaseti Türkiye’yi geliştirmeye değil, sıkıştırmaya yönelik oldu.
Rapora göre sadece yönetim şekli değil, büyük olasılıkla bu yönetimin uygulama alanları tanımlanmış ve propaganda yöntemleri belirlenmiştir. Amerikancı yandaş medya, araştırma kuruluşları halkı etkileyen yalanlar üzerine bir dünya kurdu. Bu yalanlar kısmen başarılı da oldu. Gezi Olaylarında altında siyah pantolon, üstü çıplak ellerinde eldivenle koşan yüzlerce erkeğin, başı örtüül birisini taciz etmesi bunun en absürt örneği. Bu olayı izlemedikleri halde, “izledim, gördüm” diyen yandaş gazeteci yazarları anımsayacaksınız.
Bu propagandanın devamı olarak, bunların dini, ezanı yok, bunlar hain derken İmralı’ya adını değiştirip bir yargıç yollamak bunların işi.
Şimdi soru şu? Herkese CIA’cı, hain, sürtük, derken, erkek çocuklarına bademleme adı altında cinsel istismarı olağan, küçük kız çocuklarıyla evlenmeyi normal kabul edenler, FBİ sitesinde işbirliği yaptık denen kişiler, aynı zamanda ABD pasaportu taşıyanlar, FBI raportörü olduğu iddia edilenler neci?
Bu proje doğrudan CIA projesidir, ve başlarına yıkılacaktır.