Hangi işin fıtratında ölüm var? Hiçbir işin fıtratında ölüm yoktur. Şahadet ise ülken için savaşırsan var, ihmalden ölürsen yok.
Peki, nereden çıkar şehitlik vurgusu? Bir ihmal nedeniyle onlarca kişi, hatta yüzlerce kişi ölür, kamuoyunun tepkisini hafifletmek için şehit oldular derler. Burada iki ‘kurnazlık’ var: Birincisi “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” gibi bir çağrışım yaptırır ki şehitlik mertebesi genel inanışımıza göre en yüksek mertebedir. Buna bir de “Mekânı cennet, peygamberimizin yanı olsun” dendiği zaman öbür dünyada yer tanımı, hatta ‘garantisi’ de verilir.
İkincisi, şehitlere bağlanan ‘devlet maaşı’ da kalanlar için bir ‘teselli’ olabilir, zira ailenin çalışanı öldüğü zaman geride kalanlar çoluk çocuk. Nerede çalışır, nerede iş bulur, ne kazanır ve aileyi nasıl geçindirir. Bu başlı başına bir yaşam sorunu.
İş kazalarında ölenlerin yakınları her zaman şunu söyler; dileyelim ki bu ölümler bir daha yaşanmasın. Doğrudur, ama tehlikeli işlerin başında gelen maden işinde, özellikle kömür çıkartma işinde kaza sayısı çok fazla ve maalesef bir kısmı da ölümcül. Bunu kader veya işin fıtratında var diye açıklamak haksızlıktır, yanlıştır. Bunun nedeni sadece ve sadece ihmaldir.
Urla’da esnafla konuştum. Evimiz kömür kaloriferli, geçen yıl Ağustos ayında kömürün tonuna 950 TL verdim, bu yıl bir tonunun fiyatı beş bin lira. Üç ton yakıyoruz, geçen yıl 3 bin lira bu yıl 15 bin lira. Çare yok kömürü aldık.
Dünyada kömür fiyatlarındaki anormal artış, doğal olarak bize de yansımış. Kanımca kömürde büyük bir ‘oyun’ var. Beni bu düşünceye iten nokta, uzunca bir süredir kömür madeni kazalarında sorumluların olabildiğince yasal yaptırımların dışında kalması. Bazı madenleri ihale ile bazı şirketler işletiyor, bir kısmında ise sahibi devlet ama kömür çıkartma işi ihale ile taşeron firmalara veriliyor.
Yapılan anlaşmaların ayrıntısı kamuoyuna yansımıyor, ancak iş güvenliği konusunu göz ardı edecek bir madde olduğunu sanmıyorum. Peki ne olabilir? İşi yapan firmanın yeterince güvenlik önlemi almaması olabilir ve bu konu denetmenlerin ‘gözünden kaçmış’ olabilir.
Her şey tamamsa, neden patlama oldu? Patlamayı kader ve işin fıtratı ile açıklamak olası değil.
Gelelim, çıkarılan kömürün dağıtımına. Yoksullara, emeklilerin bir kısmına devlet kömür yardımı yapıyor. Çuvalların üzerinde satılamaz diyor. Peki içindeki kömürün kalitesi nedir? Kim çuvalları, kime verir, kim dağıtır, kayıtlar nedir? Muhtemelen birçok yerde devlet kayıt tutmuştur. Aynı duyarlılığı madeni çıkaran işçiler için gösteriyoruz diyorlar ama kaza olunca iş ‘kader planı’na kalıyor. Anladıkları kader planı nedir, bunu açıklamaları gerekir. Sanırım yandaş medya silahşorları pardon kalemşorları bu konuya açıklık getireceklerdir.
Kişisel kanıma göre milletle kafa buluyorlar, iktidarın keyfini yaşıyorlar. Örneğin, AKP’ye katılan Mehmet Ali Çelebi’ye soruyor, “Kaç çocuğun var?” diye. O da "Bir tane efendim" yanıtını veriyor ve yanında bulunan eşini işaret ederek "Doktora yapıyor, kariyer" diyor. Erdoğan ise "Olmaz ya çocuk da olmalı. Sayıları artırmak lazım" diyor. Çelebi'nin eşine yaşını soran ve "46" yanıtını alan Erdoğan, "Allah'tan isteyelim devam. Çocuk çok önemli. Bak PKK'nın 5 tane 10 tane 15 tane var" diyor.
Çelebi buradan ne mesaj çıkarmalı? Ben AKP’ye katıldım, partimin RTÜK’te çoğunluğu korumasını sağladım. Bana şimdi diyorlar ki, işin tamam. Şimdi bundan sonraki görevin çocuk yapmak. Güler misin ağlar mısın… Sabredelim, görelim.
Bu günler mutlaka geçecek. Yabancı basın Erdoğan’ın vites yükselttiğini söylüyor. Bazı ülkeler Erdoğan ile iyi ilişki içinde. Rusya doğalgaz paralarının tahsilini iki yıl ertelerse AKP iktidarı seçim için önemli bir avantaj sağlayacak. Bir noktayı vurgulayayım; seçime giderken para ve medya önemli. Yandaşlar paraya boğuldu, yandaşların medya desteği ile bugüne gelindi. Ancak seçim çalışmasını kiralanmış araç ve personelle yapmak ile gönüllü yapmak arasındaki farkı bu seçimde göreceğiz.
Bazı mitinglerde ikili, üçlü birliktelik gösteren Millet İttifakı; altılı masanın parti örgütleri hep birlikte sahaya indikleri zaman durum değişecektir.