Yönetim anlayışı önemli. Yönetimde ilişkiler, yürütme hangi sistemle, kuralla yapılacak. Örneğin, işe alınacak adayları ele alalım. Bilimsel bakış açısıyla, adayın ilke olarak eğitim, deneyim, yeterlilik ve yaraşırlık özellikleri tümüyle değerlendirilirse, adaylar arasında bir rekabet yaratılır. Bu da toplamda aday olacakların ortalama değerini yükseltir.
Anlayış “mutlaka benim adamım görevlendirilsin” olursa tüm düzenlemeler de “o adamların ortalama kalitesine” göre yapılır. Örneğin, üniversitede Profesör olmak için iki dil bilmek zorunluluk olmaktan çıkar, bir dil yeterli olur. Dil sınavında da önce 80, sonra 70, sonra 50 barajını aşmak yeterli olur. Bilimsel makale yayımı zorunluluğu ortadan kalkar. Sonra “odunu” koyarsın profesör olur. Zaten onu oraya getirenler de bizimkilerdir.
Bazı kamu görevi için üniversite mezunu olmak koşul olmaktan çıkarılır. Tanıdığınızı bir belediyede temizlik işçisi olarak alıp, sonra onu park bahçeler müdürü yapıp, sonra onu kültür bakanlığına transfer edip kültür müdürü bile yapabilirsiniz. Bu örnekler saymakla bitmez, rüşvet pardon bahşiş alan bakanlar olur, büyükelçi bile bir atama yapabilirsiniz.
Ekip ruhu ile çalışır, yani aşiret ruhu ile oturup kalkarsınız. Bu anlayış yönetim erkinin tüm birimlerine yayılır, yandaşlarınıza açık veya kapalı her türlü desteği sağlarsınız.
Hatta çalınan sorularla üniversite sınavına girenleri önce üniversiteye kayıt ettirir, sonra mezun olmalarını sağlar, sonra yüce görevlere getirirsiniz. Hızını alamayanlar sahte diploma işine girer. Sahte lise diploması alır, üniversite diploması alır hem de en alasından. ODTÜ, Boğaziçi diplomalarıyla hem milletvekili, bakan çocukları, yeğenleri ile evlenir, devletin en önemli kurumlarında en özel görevlere gelirsiniz. Gelir misiniz, getirilir misiniz orasını bilemem? Zaten bu kişiler açığa çıkınca, mahkemede “İşe başvurdum, belgeleri al gel dediler, bir yerde komşu masada sahte diploma yaptıklarını konuştuklarını duymuştum, oraya gittim, belgeyi verdiler, beni de işe aldılar” der işin içinden çıkıyor. Ne bakan, ne müdür bizim haberimiz yoktu der, onlar da işin içinden çıkıyor.
Tabii partinin saflarından birisi sahte lise diploması ile mecliste kürsüye çıkıp Hamza Yerlikaya olimpiyat, dünya, Avrupa şampiyonu oldu, gurur duyuyoruz der. Biz de Hamza’nın şampiyonluklarıyla gurur duyduk. Konu birisinin sahtecilik yapması. Lise mezunu olmayan birsinin kamu bankasında yönetim kurulu üyeliği yapması. Bunun altındaki nedeni merak ediyoruz doğrusu.
Gel gelelim ekip bahşişin sonu büyük para kazanma zihniyetinde olduğu için “malı götürmüş” vatandaş çulsuz kalmıştır.
Son haftaların gündeminde Boğaziçi’ne atanan kayyum rektöre karşı direniş var. Yedi yaşında Sosyal Demokrat Belediyeciliği Ankara’ya getiren Ali Dinçer’le çalıştığını söyleyerek işe başlayan rektör işe palavrayla başlamış oldu. Ama onu oraya getirenin hesabı ve planı varmış zaten.
Boğaziçi üniversitesine tepeden hukuk fakültesi ve iletişim fakültesi kuruldu, ne olacak şimdi? Hayatında deniz görmemiş, lisan bilmeyen naylon hocaları oraya doldurup fakültelerde kendilerine yandaş bulup birkaç yıl sonra oranın egemenliğini almayı planlıyorlar. Bu onların planı… Yaşama geçirmek o kadar kolay mı?
Bu ülke gençlerin direnişine arka çıkan insanların ülkesidir. Onlara terör çizgisine itip, ardından talimatlı kararlarla mahkûm eden bir grup da vardır. Bu çatışma her zaman oldu ve olacaktır, bir yandan adalet, özgürlük, eşitlik isteyen gençler, karşısında ülkenin birikimini kendine aktarmak isteyen vurguncular.
Akıl, bilim ve evrensel değerlerle yürüyemeyenler kapalı toplum yaratarak sahtecilikle para kazanma peşindedirler. Daha önceki yıl patates soğan üretemeyip, depoları basanlar bugün hangi teknoloji ile aya gider dersiniz?
Bill Gates ve Elon Musk’a para verirseniz sizi getirirler. Patriot alamadınız, uydu verelim derler. S-400’ler de depoya gider.
80’lerde bir deyiş vardı, “kıyakçılığın sonu ayakçılıktır” diye. Dünyanın süper ülkelerine “kıyak çekilecek” diye vatandaş ayağa düştü, yoksulluktan kıvranıyor.
Unutmayın, sahte ve çakma diplomalılar diploma veri tabanına takıldı, skandallar çıktı. Ancak şimdilerde bu kesim kendi okullarında her türlü unvanı alır verir hale geldi.