İnsan topluluklarında güç, iktidar, para, çıkar savaşlarında tarihin her döneminde izlenen bir yöntem var: propaganda. Sadece liderler değil, yanlarında yer almak isteyenler de bu yolu izler.

İkinci Dünya Savaşı’nda Adolf Hitler’in yanında Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı yapan Dr. Paul Joseph Goebbels, iktidar erkinin korunmasında propagandanın önemini tüm dünyaya kanıtladı. Yıllar içinde teknolojinin ilerlemesiyle medya ve dijital sosyal paylaşımlar daha hızlı ve etkin hale geldi. Buna bir de yapay zeka ile istediğinize, istediğiniz sözü söyletmeyi de eklerseniz bir yalan dünya içine girdiğimizi anlarız.

Bu yalan dünyada her gün başka ve birbirine ters vaatlerde bulunanların söylemlerinde sakladığı ya da saklayamadığı düşünceler vardır. Bazı mesajların satır arasındaki ifadeleri eğer tüm medyayı ve kuruluşlarını dikkatle izlemiyorsanız yakalama şansınız da yoktur.
Bir örnek vereyim, Erdoğan BM'nin 78. Genel Kurulu’nda şöyle dedi:
"Bölgede her başları sıkıştığında DEAŞ bahanesine sarılanların oyunları artık ifşa olmuştur" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"DEAŞ'la, fiilen en büyük mücadeleyi vermiş, bu örgüte en büyük kayıpları yaşatmış ve sorunun önündeki, arkasındaki gerçekleri çok iyi bilen bir ülke lideri olarak açık konuşmak istiyorum. Suriye ve Irak başta olmak üzere, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Sahel'de kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için DEAŞ ve benzeri örgütleri paravan olarak kullananların riyakarlıklarından bıktık, usandık. Asıl tehdit, vekalet savaşlarının aracı olarak kullanılmak üzere beslenen, palazlandırılan terör örgütleridir, paramiliter gruplardır, paralı askerlerdir ve kim daha yüksek fiyat verirse onlara çalışan kimi yerel unsurlardır.”

Erdoğan, Birleşmiş Milletler’de açık ve net konuştu. Bazı ifadelere bakalım: Oyunları ifşa odu dedikleri kimler? Deaş’ı kuran Amerikalılar ve Avrupalılar. Afganistan’da Rusya’ya karşı kurulan El Kaide, Taliban, sonra Orta Doğu’da İŞİD, DEAŞ gibi örgütlerin kuruluşunda Batılılar vardı. Suriye ve Irak’a mal taşıyan kamyon şoförleri Urla’da şöyle dedi: Abi, adamların boynunda göğsünde haç kolye var. Bu kişiler halkın sevdiği, köyün lideri durumundaki inançlı kişileri, imamları katletti.

Peki “Asıl tehdit, vekalet savaşlarının aracı olarak kullanılmak üzere beslenen, palazlandırılan terör örgütleridir, paramiliter gruplardır” derken ne demek istiyor? Önce vekalet savaşı ne demek, onu açıklayayım: Vekalet savaşı, “Karşıt güçlerin birbirine doğrudan saldırmak yerine üçüncü bir tarafın vasıtasıyla mücadele ettiği bir savaş türüdür.”

Orta Doğudaki son vekalet savaşçılar arasında PYD/ YPG ve Suriye Demokratik gücünü sayabiliriz.
Turgut Özal’ın başbakanlığı sırasında Saddam Kuzey Irak’a karşı aşırı güç kullandığı zaman, ABD’nin Türkiye’ye gelen savaşçı Kürt gruplarını “bunlar benim adamım” diye uçakla Amerika’ya götürdüğünü kimler anımsar acaba?  Düşünün on binlerce kişiye onlarca yıl para verilmiş ve Saddam’a karşı kışkırtılmış.  Zaten Saddam’ın da Suriye’de üniversite öğrencisi iken ABD adına tetikçilik yaptığı biliniyor. Nerden nereye, bir de sonunu anımsayın!

Bir başka bakış açısı ise; eğer birisi ABD ve AB’ye çok sert karşı çıkıyorsa, mutlaka gerisinde bir anlaşma vardır. Ne olabilir ki acaba?
Son sözcük ya da ifade Kuzey Afrika ve Sahel.  Sahel’i bilen var mı?
Sahel o konuşmaya kimin katkısı olabilir? Onu da sonra anlatırım.