Demokrasinin temel dinamiği toplumsal ve siyasal değişimdir.
Toplumun değişim isteğine direnmek; değişimi önleyemeyeceği gibi, çatışmacı ve gergin bir toplumsal ortamın oluşmasına da neden olur.
Demokrasilerde seçim; değişim isteğini karşılamak için yapılır.
Seçim yarışında gerginliğe ve çatışmacı ortama değil; çözümcü ve yumuşamacı yaklaşıma ihtiyaç vardır.
Bu bağlamda; 85 milyon yurttaşımızın beklentisi de “hizmet yarışı”nda “tatlı” bir rekabettir.
Unutmayalım ki; rakipler yarışır, düşmanlar savaşır.
Siyasi partiler de birbirlerine düşman değil rakiptirler.
Siyasal iktidarlar da geldikleri gibi gitmeyi de bilmeli ve seçimi kaybetmeyi “dünyanın sonu” olarak görmeyip, içlerine sindirmelidir.
Bugün, değişim rüzgarını estiren toplum; Cumhuriyet’in taşıyıcı kolonları olan ”ADALET, EŞİTLİK, LAİKLİK, ÖZGÜRLÜK, BAĞIMSIZLIK, EGEMENLİK” sütunlarını güçlendirmek ve refahın tabana yayılmasını, barış içinde, birlikte yaşama iradesini kuvvetlendirmek istiyor.
Bilelim ki; toplum dünün “edilgen” toplumu değil, yönetimde ve siyaset anlayışında değişim isteyen “dinamik” özelliğe sahiptir.
Toplum; biriken ve her geçen gün daha da karmaşık hale gelen problemlerin çözümünü;
•Ekonomide, politikada, sosyal devlet yapılanmasında, kurumlarda ve kurallarda güvenilirlikte, sürdürülebilirlikte,
•Gelir dağılımında eşitlikte, ekonomide ve siyasette istikrarda,
•Kişinin değil, kurumların ve kuralların egemen olduğu yönetebilir demokraside,
•Refah üreten ve refahı adil paylaşan ekonomi politikasında,
•Öngörülebilir ekonomide, öngörülebilir yönetimde arıyor.
Bu arayış; aynı zamanda değişim isteğinin dinamiğini oluşturuyor.
Toplumun değişim isteği karşısında muhalefet de; “zaman tüneli”nde kalma yerine, geleceğe odaklanmalı. İkna edici, umut verici, inandırıcı olmalı, şeffaf ve denetime açık bir yönetim vaadetmeli.
Umut verici; inandırıcı ve gelecek hikayesi yazamayan muhalefet; kazanmak yerine değişim rüzgarının önünde sürüklenmeye mahkumdur.
Tencerede 'et' yerine 'dert' kaynıyor
Tüm göstergeler, seçim sonuçlarını boş tencerenin belirleyeceğini anlatıyor.
Değişim rüzgarını tetikleyen de “tencerede et yerine dert kaynaması”dır.
İşsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, yaşamı çekilmez hale getiren beslenme ve barınma krizi; en güçlü muhalefete dönüşüyor ve iktidarı dipten sarsıyor.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız Merhum Demirel’in “BOŞ TENCERENİN YIKAMAYACAĞI İKTİDAR YOKTUR” sözü; hem uyarıcı, hem de siyasetçilere ders olmalıdır.
Dokuz milyon kişi işsiz, evde bekliyor.
TÜİK’in verilerine göre; işsizlik oranı yüzde 10’a yükseldi.
Genç işsizlik,yüzde 19.2 oldu. DİSK-AR, geniş tanımlı işsiz sayısının 9 milyona yükseldiğini duyurdu
İŞ-KUR’un verilerine göre de yılın ilk iki ayında 319 bin 703 kişi işten çıkarıldı.
Döviz, tırmanışa başladı, cari açıktaki artış, yüzde 54’ü aşarak rekor kırdı.
•Yükselen enflasyon,
•100 milyar doları aşan rekor dış açık,
•Duraksayan, daralan ekonomi,
•Yavaşlayan büyüme,
•33 milyonu aşan icralık dosya,
•11 ayda ülkeye giren kaynağı belirsiz 22.3 milyar dolar,
•TÜİK’in verilerine göre; Şubatta aylık yüzde 6, yıllık bazda da 8.2 düşen sanayi üretimi,
•Çarkları dönmeyen sanayi,
•Derinleşen yoksulluk, beslenemeyen, yatağa aç giren çocuklarımız,
•TÜİK’e göre tarım ürünleri fiyat endeksi Mart ayında yüzde 1.79 ve yıllık bazda da yüzde 106 oldu.
•Giderek yaygınlaşan umutsuzluk,
•Yapışkan hale gelen gelir dağılımı adaletsizliği,
•TÜİK’e göre; yüzde 63.77’ye çıkan gıda enflasyonu,
İşte, değişim isteğinin dinamiği bu tablo.
Sonuç olarak: Seçimi geçim belirleyecek.