Türkiye seçimini yaptı ve her şey eskisi gibi olsun denildi!

Olabilir mi? Olası mı? 

Ne muhalefet ne de iktidar açısından her şeyin eskisi gibi olması mümkün değil ki.

Muhalefet cephesinde CHP yeni MYK' nı seçti bile. HDP ise Genel Kongre’ye gidecek. İktidar cephesi ise yeni bakanlarını açıkladı. 

İktidardakiler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen modelle neler yapacaklar?

Ekonomik çöküntü apaçık ortada. Maliye Bakanı olarak Mehmet Şimşek'in atanması bile yeterli kanıt buna. Nas'ın değil ekonomik öğretinin gerekleri yaşama geçirilecek.

Emeği ile geçinenlerden kısılıp, kesilebildiği kadar kesilecek. Bugüne kadar sürdürülen yağmanın faturası halka ödetilecek.

Ancak bu da yetmeyecektir. Yaşam alanlarına saldıracaklar. Evet, saldıracaklar!

İşte Çeşme Yarımadası projeleri. Verilen yeni maden ruhsatları...

Bunlar da yetmeyecektir. Ormanlar, sahiller, yeraltı ve yerüstü tüm sularımız, denizlerimiz ve koylarımız.

Kısaca tüm yaşam sermayeye peşkeş çekilecek. Hem açıklar kapatılmaya çalışılacak hem de sermaye palazlandırılacaktır. Yaşam alanları yok olmuş kimin umurunda? Gelecek nesillere bilindik bilinmedik hastalıklar, sakatlıklar, yaşanamaz alanlar miras olacakmış, ne çıkar bundan?

Yağmalanan, talan edilen yerlerin yöre halklarının bunlara anlamlı ve sonuç alıcı karşı koyuşları olmadığını görüyoruz.

Seçim sonuçlarına bakıyorsunuz, GES karşıtı direniş yapılan yörede yüzde 71 oy alıyor iktidar sahipleri. 

Kanunları yapan, halkın karşı çıktığı yatırımların yapılmasını sağlayan iradenin kaynağını, işlevini bilmiyorlar! 

Sınıf bilinci olmadan ne toplumsal ne ekolojik mücadeleler kazanılamaz. Bugün, Sanayi Devrimi' ni kaçırmış Türkiye'deyiz. Dört duvar, makinalar, az da bir sermaye olması sanayileşmek demek değildir. 

Sanayi kültürü de yok kenti de yok, sınıfları gerçek sınıflar değil. Öyle olunca da mücadele gerçek mücadele olmuyor.

Sınıf bilinci olmadığı için de etnik kimlikler, inançlar, mezhepler üzerine siyaset kuranlar kazanıyorlar. 

Dogmaların, boş inançların, önyargıların egemenliğinde, korkutularak, sindirilerek soyuluyoruz ve ülkesizliğe doğru sürükleniyoruz. Ben böyle düşünüyorum.