Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) yaklaşık 2 bin Şireci işçisinin düşük zam dayatmasına karşı geçen hafta başlattıkları iş bırakma eylemi kazanımla sonuçlandı. Net ücretler, devamlılık primi, mesai ücretlerinde düzenleme, bayramda yevmiye düzenlenmesi gibi talepleri işçiler mücadele ederek patrona kabul ettirdi. En önemlisi ise hiçbir işçinin işten atılmayacağı, atılan işçilerin geri alınacağı sözünün alınmasıydı.
Gaziantep işçilerinin mücadele deneyimi derslerle doludur. Şireci işçilerinin mücadelesi; AKP, CHP, İYİP gibi partilerin, söz konusu sermayenin çıkarları olunca nasıl birleştiğini yeniden göstermiş oldu.
Evrensel Gazetesi’nin haberine göre AKP’li Belediye Başkanı Fatma Şahin ve CHP Milletvekili Melih Meriç, patron Ahmet Şireci'yi ziyaret edip görüşme yaptı. Fatma Şahin işçilere patronu övdü ve işçileri mücadeleyi bırakmaya ikna etmeye çalıştı. CHP'li Meriç de işçilerden "fedakârlık" istedi. İYİ Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Mustafa Gürban da işçileri hedef aldı. Gürban, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “Şu an Gaziantep’te Şireci Tekstil işçileri haklarını talep ederek eylem yapmakta. İşçilerimizin haklı taleplerini kullanarak, işçi kardeşlerimizi provoke etmeye çalışan bazı siyasi kesimlerinde orada olduğunu görüyorum. İşçi kardeşlerim provokasyonlara gelip, haklıyken haksız duruma düşmeyin” dedi.
Sermaye partileri doğaları gereği patrondan yana saf tuttu. İşçilerin, emekçilerin mücadele etmesi ve isteğini ise “provokasyon”, terör örgütleriyle ilişkilendirme gibi bayatlamış taktiklerle manipüle etmeye çalıştı. Öyle ya nerede bir hak arama varsa hain damgası vurulur oldu! Enflasyonun altında ezim ezim ezilen işçi ve emekçiler sendika isterse, haklarını savunursa suç! Her gün servetlerini büyüten patronları ve sermaye düzenini yasa-vatan olarak görenler, ona karşı çıkanı da hain olarak ilan ediyor!
Söz konusu olan sınıf mücadelesi olunca yaşanan deneyimlerden her sınıfın kendine özgü sonuçlar çıkarması, kendine özgü bir yol açması sonucu çıkar. Bunun en önemli yanı ise her sınıfın dostunu, düşmanını gözden geçirmesi gerekliliğidir. Politik tutumunu da buna göre yenilemesi… Birleşik bir mücadele, milyonların yaşadığı sıkıntı ve zorlukların, taleplerin ortak sınıf duygusu ve bilincine erişmesiyle mümkündür.
Böylesi bir sınıf duygusu ve bilinci için verilecek mücadelenin başarıya ulaşması; sınıf hareketinin içerisinde harmanlanmış, işçi ve emekçilerin kurtuluşunu kendi kaderiyle birleştirmiş, “onlardan biri” haline gelmiş sosyalistlerin müdahalesiyle mümkündür. Sade, özlü, sıcak ve içten biçimde ama işçilere akıl veren değil “onlardan biri” haline gelen sosyalistlerin mücadelesiyle bu mümkündür. Sınıfın ortak duygu ve yaşantısının bir parçası haline gelmek, günlük mücadelesini geliştiren ve örgütleyen bir yerde durmanın anlamı, BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen ile daha iyi anlaşılmaktadır.
İşçilik hayatından sosyalist mücadeleye uzanan yaşamıyla Türkmen’den ve temsil ettiği mücadeleden örnek almak, deneyimlerden yararlanarak mücadeleyi büyütmek üzere adımlar atmak da zannediyorum bize düşendir. Şireci işçilerinin verdiği mücadele, ders ve deneyimlerle doludur. Bu açıdan da sınıf mücadelesinin kendisi öğretmeye, “nasıl mücadele etmeli?” sorusunu irdeleyenlere de yol göstermektedir.
Verilen mücadele yeniden göstermiştir ki, iki yol var ya egemen sınıf ve onların partilerine yedeklenmek ya da cepheden karşı çıkarak sosyalist tutum almak. Yüzyıllık cumhuriyet tarihi irdelendiğinde de görülecektir ki, işçi sınıfı dışında hiçbir sınıf, sosyalistler dışında hiçbir hareket gerçek demokrasi ve özgürlükler için mücadele edemez, etmez.