"Silah seslerini duyar duymaz merdivenlerden aşağıya doğru koşarak, elçilik binasının giriş kapısının açıldığı hole indik. O sırada kapıdan içeriye teröristlerin girdiğini gördük. Ellerinde kalaşnikof tüfeklerin olduğunu görünce Smith Wesson marka tabancalarımızı yerden iterek teröristlere doğru gönderdik ve teslim olduk” 14 Temmuz 1979 günü Filistin Devrimi’nin Kartalları örgütü mensubu dört terörist Ankara’da Mısır Büyükelçiliğini bastılar. Teröristlerin, elçiliğin dış nöbet kulübesinde nöbet tutan bir polis ve bekçiyi öldürerek içeriye girdikleri sırada karşılaştıkları iki Mısırlı koruma görevlisi teröristlerle karşılaşmalarını ve teslim olmalarını böyle anlatmışlardı. Onları teröristlerle çatışmaktan vazgeçiren ve teslim olmaya zorlayan ana faktör teröristlerin sayıca fazla olmaları ve ellerinde çok etkili bir silah olan kalaşnikof tüfeklerin olmasıydı.
7 Ocak 2015 günü Paris’te Charlie Hebdo dergisine yaptıkları saldırıda biri polis memuru 12 kişiyi katleden teröristler bu eylemlerinden saniyeler sonra olay yerinden uzaklaşmaya çalışırken Paris Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bir polis aracı ile karşı karşıya geldiler. Teröristler araçlarını durdurup, yanlarındaki kalaşnikof tüfeklerle polis aracına son derece etkili atışlar yaptılar. Öyle ki aracın ön camının tam ortasına 16 adet mermi isabet etti. Şans eseri olarak araçtaki polisler yaralanmadılar. Polis arabasındaki memurlar çatışmaya giremediler ve karşılaştıkları caddede gerileyerek, teröristlerin araçlarının yolundan çekildiler.
İnisiyatif kullanma, odaklanma ve hızlı reaksiyon
Ciddi bir tehdidin ortaya çıkması halinde kaçmak en normal insan davranışlarından biri olarak kabul edilebilir. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, profesyonel bir güvenlik görevlisi için bile ciddi bir tehdit karşısında çatışmadan kaçınmak, geri çekilmek olağan kabul edilebilir. Belki, böyle davranılarak o an için ortaya çıkabilecek can kayıpları önlenebilir, daha dikkatli planlanmış ihtiyatlı çözümlerin, taktik ve stratejilerin üretilmesi için zaman kazanılabilir. Bununla birlikte böyle davranmanın da bir ölçüsü olmalı. Öyle durumlar ortaya çıkabilir ki, anında karşılık verilmemesi halinde, geçen her saniye kayıpların artması ve işlerin daha da kötüye gitmesi sonucunu doğurabilir. Böyle bir durumda acil ve kararlı bir müdahale şart olabilir. 5 Ocak 2017’de İzmir Adliyesinde meydana gelen olay derhal karşılık verilmesi gereken bir terör saldırısıydı.
O gün, İzmir Adliyesinin C kapısında gerçekleşen terör saldırısında Fethi Sekin en azından sadece C kapısına, kendi alanını kontrol altında tutmaya odaklanabilirdi ama ayrıntılı olarak planlanmış ve bugün hala detaylarının tartışıldığı bir terör olayına acilen müdahale etmeye karar verdi, doğrudan silahlı çatışmaya girdi ve şehit oldu. Olay anı itibariyle terör konusunda özel bir eğitimi, görevi ve de terörle mücadeleye uygun özel donanımı yoktu. Bu bir trafik cezası, bir aracı çektirme, ehliyet veya ruhsat kontrolü değildi. Olay bir banka soygunu, caddede bir silahlı çatışma, bıçaklama ya da bir suikast olayı da değildi. Bir trafik polisinin görev tanımını aşan, kompleks ve yüksek düzeyde şiddet içeren bir terör saldırısıydı.
Sekin saniyeler içinde karşılaştığı manzarayı değerlendirdi, sağ duyusunu kullanıp, tecrübeleri doğrultusunda inisiyatif kullanmaya karar verdi. Muhtemelen, hemen, eğer yerinde kalırsa, o anda müdahalede bulunmazsa olayların kontrolden çıkacağını, onlarca ya da yüzlerce kişinin ölebileceğini fark etti. Eylem için yapılan hazırlıklar, olay sonrasında ele geçirilen kalaşnikof tüfekler, bombalar ve mühimmat da Fethi Sekin’in inisiyatif kullanarak terör saldırısına müdahale etmesinin büyük bir kaos ve kanlı bir felaketin engellenmesinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Böyle ani ve şiddetli bir şekilde gelişen bir olayda inisiyatif kullanma kararı vermek hiç de kolay olmasa gerek. Bu karar çok ciddi riskler içermekte. Ne kadar iyi niyetli olunursa olunsun büyük stres altında yapılan yanlış bir değerlendirme ve onu takip eden yanlış bir müdahale işlerin çok daha kötü bir noktaya gitmesine yol açabilir, inisiyatif kullanan kişi hukuki sorunlar yaşayabilir veya hayatını kaybedebilir. Sekin, hayatını kaybetti ama müdahalesinin isabetliliği konusunda hemen herkes hem fikir. Sekin inisiyatif alarak, kararlı ve hızlı bir şekilde terörist saldırı üzerinde baskı oluşturarak, eylemcilerin hedeflerine yönelmelerine ya da farklı taktikler geliştirmelerine engel oldu.
Burada önemli bir başka nokta ise kilometrelerce uzaktan görenlerin ve duyanların paniğe kapıldığı, yakınında olanların ise dehşet içinde oraya buraya kaçışmasına yol açan patlamanın hemen yanında gerçekleşmesine rağmen Sekin’in konsantrasyonunun bozulmaması. Sekin’in hayatının son anlarını gösteren görüntüler onun kaotik, gürültülü ve her an her şeyin olabileceği bir ortamın içinde, saldırganlardan birini kararlılıkla ve ateş açarak izlediğini, şarjörü bitince de çekilmeye çalıştığını gösteriyor. Ani bir terör saldırısı yakında bulunan güvenlik görevlileri ve vatandaşlar üzerinde çok farklı fiziksel, psikolojik ve duygusal etkiler yaratabilir. Burada, Sekin’in hem dikkatinin dağılmadığı ve hem de olaya çok hızlı bir şekilde, olayın ilk saniyelerinden itibaren reaksiyon verdiği görülüyor. Bu noktada Sekin’in, bir şekilde böyle ciddi bir saldırıya karşı kendini zihinsel düzeyde hazırladığı değerlendirmesi de yapılabilir.
İyi insan, iyi trafik polisi
Büyük stres altında ve kaotik bir ortamda hızlıca karar verebilen, inisiyatif kullanan, hızlıca harekete geçen ve bunları yaparken ölümü göze alabilen bir polisin nasıl bir kişiliğe sahip olduğu da incelenmeye değer. Fethi Sekin’i tanıyanların ifadeleri Fethi’nin çocukluğunda da gençliğinde de trafik polisliğinde de aynı Fethi olduğunu ortaya koyuyor: Hayat dolu, neşeli, iyimser, meraklı, dürüst, güvenilir, şakacı, yardımsever ve becerikli. Çocukluk arkadaşları, akrabaları, iş çevresinde bulunanlar onun bu özelliklerini ilginç anılar paylaşarak açıklıyorlar. Örneğin; bir adliye çalışanı, bir trafik polisinin “Arabanızı buradan almanız gerekiyor, yoksa ceza kesmek zorundayım” diye araması üzerine aracını almaya gittiğinde ve aracının üstünde bir bardak çayı gördüğünde o trafik polisinin (Fethi Sekin) “Çay sizin için” diye seslenmesini hiç unutmamış.
Bunlar, sahada, halkla yakın temas içinde çalışılan bir mesleğin başarılı bir şekilde yerine getirilmesi açısından çok önemli yetkinlikler. Meslektaşları ve aynı ortamda çalıştığı pek çok memurun onun hakkındaki samimi ifadeleri Sekin’in başkaları ile birlikte çalışırken de uyum içinde ve arkadaşça davrandığını gösteriyor. Yine, onu anlatanlar onun plakalar, renkler, araçların markaları gibi detayları şaşırtıcı şekilde iyi hatırladığını ifade ediyorlar.
Son olarak, olay günü patlamaya rağmen dikkatini koruması, anında tepki vermesi, çok hızlı bir tempo ile koşarak ateş edebilmesi onun bir trafik polisinde bulunması gereken yetkinliklere fazlası ile sahip olduğunu gösteren diğer kanıtlar.
Fethi Sekin’in anısına bir yazı hazırladığımı söylediğim bir arkadaşım bana şöyle bir yanıt verdi. “Çok iyi yapıyorsun Bülent. Bu memleket için büyük fedakarlıklar yapanlar hatırlanmalı. Bu memleketin sahipsiz olduğunu zannederek, memleketin üzerine gelmeye çalışanlar da meydanın boş olmadığını görmeli.” Arkadaşımın bu görüşüne tamamen katılıyorum.