Esasta yaşam alanları demeliyim; kimin umurunda ki?

Ülkemiz gerçekten yangın yeri. Yağma ve talan da var üstelik!

Yaşıyor, biliyorsunuz.

Orman yakılmadan yirmi gün önce turizm amaçlı alan olarak satılabiliyor. Yangın sonradan geliyor… Yani?

İzmir’in dağlarında yangınlar çıkıyor. İnanılmaz bir hızla yanan alanların orman vasıflarını kaybettikleri duyuruluyor! Bu ne hız? Demek ki…

Karaburun’da GES (Güneş Enerjisi Santrali) yapımı tüm halkın karşı çıkmasına rağmen gerçekleştirilme sürecinde…

Bu güneş panellerinde elbette FV piller kullanılıyor. Bu pillerin yapımında kullanılan galyum arsenit, tellür, gümüş, kristal silikon, kurşun, kadmiyum ve diğer tehlikeli atık niteliğindeki ağır metaller ne olacak?

Temiz enerji yoktur! GES’ler de öyle temiz falan değillerdir. GES’lerde kullanılan paneller kullanım ömürleri dolunca ne olacaklar? On binlerce ton ağır metal nasıl arıtılacak? Kullanım sürelerindeki çevresel ve ekolojik etkileri ne olacak? Yanıtlayan var mı? Önlem alan var mı? ÇED Raporlarında bunlardan ve alınan önlemlerden söz ediliyor mu? Ne yapacaklarmış?

25-30 yıl sonra ülke güneş panelleri çöplüğüne dönünce mi aklımız başımıza gelecek? Çocuklarımıza ve torunlarımıza GES panel atıklarıyla kirletilmiş yaşam alanlarını mı miras bırakacağız?

Onlar ormanları yakıp otel yapacaklar. Toplu konut alanları yakılmış ormanlık alanları mesken tutacaklar.

Yakılarak yok edilen ormanlık alanlarda madencilik faaliyetleri yapıldığı gibi madencilik yapılan alanlar da ormanlarımız yok etmektedirler.

Küresel ısınma da umurlarında değil muktedir sermayedarların. Bu bir adamın işi değil ve olamaz da! Sistem sorunudur bu. Kapitalizm tarihsel mezara gömülemezse yaşamı o gömecek!

İzmir Körfezi’ni kimler kirletti? Kimler engel olmadı bu doğa katliamına? Kimler kazançlı çıktı, kimler kaybetti?

Tek belediyenin veya belediye başkanının suçu ve sorumluluğu değildir bu. Sanayiciler, onların atadıkları ve halka seçtirdikleri politikacılar. Elbette onlara uyum sağlayan bürokrat ve teknokratları…

Özel ormanlar elbette yanmasınlar. Zaten bugüne kadar oralarda tek bir yangın görülmedi ki!

Ülkemiz ekolojik emperyalistlerin ağır saldırısı altındadır. Ekolojik yıkıma neden olacak tüm yatırımlar ülkemize yığılıyor. İşbirlikçileri hem zenginlemek hem de kendilerince kurguladıkları yeni siyasal düzenlerini gerçekleştirebilmek için onlarla iş birliğindeler.

 Savaş tüm ülkeler gibi ülkemizi de ekolojik yıkıma uğratırken ekonomik olarak da yoksullaşmamıza neden olmaktadır. Derhal barış sağlanmalıdır!

Halk örgütsüz. Ortaçağın safsatalarının en koyusuyla beyinlerini köreltmiş. Eğitim var ve ortaçağın en karanlık gününden daha karanlık günlere rıza gösterilmesi için yapılıyor.

Siyasal partilerin birbirlerinden farkı var mı?

Umut halkta ve onun doğrulup “yeter!” demesinde. Halkın bilinçlenmesine katkı koymak ve çaba harcamak, örgütlenmesini sağlamak gerek!

Yoksa ülke de yaşam da yok edilecek!