Salgın hastalık nedeniyle evlerimize kapanmış olsak da bugünün coşkusu hepimizi sarıp sarmalıyor. Çünkü bugün 23 Nisan. Bugün egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa ait olduğunun söylenmesinin 100. Yılı. Hepimize kutlu olsun.
12 Eylül Faşizmi 23 Nisan’ın anlamını, odak noktasını kaydırmaya çalıştı. 17 Mart 1981 yılında çıkardığı Milli Güvenlik Konseyi Kararıyla, Ulusal Egemenlik Bayramı olarak kutlanan 23 Nisan, sadece “Çocuk Bayramı” haline getirildi ve resmi tatil olmaktan çıkarıldı.
Bu karara doğru düzgün karşı çıkan da olmadı. Bülent Ecevit, yayınladığı Arayış Dergisini Atatürk ve TBMM Kapağıyla çıkararak tepki gösterdi. 1983 yılında Danışma Meclisi kararıyla 23 Nisan yeniden resmi tatil oldu.
12 Eylül rejimi, darbeyi yaptıktan 6 ay sonra 23 Nisan’ı neden Ulusal Egemenlik Bayrımı olmaktan çıkardı? Onca işin arasında neden bu konuyu öncelikle ele aldı? Kanımca bu soruların bir pratik bir de ideolojik cevabı var.
Pratik nedeni; 12 Eylül darbesi ile kapatılan TBMM’nin kuruluş tarihini kutlamanın kendilerinin faşist darbeciler olduğunu görünür hale getirebileceğini kaldıramamış olmaları olsa gerek. İdeolojik nedeni ise; hem ulusun kayıtsız şartsız egemen olduğunu, egemenliğin sadece ulusa ait olduğunu söyleyip hem de ulustan almadığı yetkiyle ülkeye hükmetmenin yaratacağı yaman çelişkinin görülecek olması.
23 Nisan 1920, egemenliğin kayıtsız ve şartsız halka ait olduğunun söylendiği, söylenmekle kalmayıp savaş koşullarında dahi fiilen gösterildiği bir tarih. Türk tarihinde ilk kez ulus egemenliğin sahibi üstelik de kayıtsız şartsız sahibi olarak tanımlandı. Bu tarihe kadar egemenlik ya bir kişiye ya bir aileye ya bir gruba ya ilahi bir güce ait kabul ediliyordu.
TBMM kurucu ve kurtarıcı Meclis olarak ulusa ait egemenliğin temsilcisi sayıldı. Savaş, üstelik de ölüm kalım savaşı koşullarında dahi Meclis faal, etkin ve siyasi bakımdan canlı bir halde görev yaptı. Günümüzde “salgın hastalık var” diye TBMM’nin tatile çıkarılıp, yerel meclislerin faaliyetleri yasaya ve hukuka aykırı bir biçimde engellenirken, 100 yıl önce kurtuluş savaşı koşullarında, düşman top atışlarının sesleri altında çalışmalarını sürdüren bir Meclise sahip olduğumuzu hatırlamak hem gurur hem de acı verici.
23 Nisan’ın egemenliğin ulusa ait olduğunun söylendiği gün olma anlamını geriye atıp çocuk bayramı yönünü öne çıkarma çabaları günümüzde de sürüyor. Esasen 23 Nisan’ın hem ulusal egemenlik günü hem de çocuk bayramı olması birbiriyle çelişen bir durum değil. 23 Nisan’ın ulusal egemenlik kavramına yaptığı atıf kadar çocuk bayramı olması da anlamlı ve ulusal egemenlik kavramına bağlı. Çünkü çocuklar, gençler toplumun gelecekte var olacak kesimidir. Egemenliğin ulusa ait olduğunun söylendiği günün çocuk bayramı olması, egemenliğin gelecekte de ulusa ait olacağını gösteren bir sembol, bir işaret olarak algılanmalı.
Bugün okullarda yapılacak törenler yapılamadı. Okullar boş, çocuklar, öğretmenler ve okul çalışanları evlerinde. Ama öğretmenler, çocuklar, okul çalışanları evlerini süsleyip, en güzel giysilerini giyerek bilgisayar ekranlarının karşısına geçip sanal sınıflarda, okullarda buluştular. Ekran karşısında İstiklal Marşımızı, çocuk şarkılarını içtenlikle söylediler. Evlerimizin balkonları ve camları, sokaklarımız bayraklarla donatıldı. Bizler hüzünle, sevinçle, gururla çocuklarımızı izledik, evlerimizden kutlamalara katıldık ve geleceği dair umutlarımızı tazeledik.
Yüz yıl önce saraydaki bir kişiye ait olduğu sanılan egemenliğin ulusa ait olduğunun söylendiği günde, egemenliği ulustan alıp saraydaki bir kişiye vermeye çalışanların başarılı olamayacağına bir kez daha inandık. Çünkü bu ulus kendisine ait olan egemenliğine sahip çıkma kararlılığında olduğunu bir kez daha gösterdi.
Ulusal egemenliğin 100. Yılına dair kutlamaların salgın hastalık nedeniyle sokaklarda, coşku içinde yapılamadığına çok üzülmüştük. Ama belki de böylesi bir kutlama daha anlamlı, daha değerli ve daha akılda kalıcı oldu, olacak. Salgın ve karantina koşullarında bile egemenliğine, Cumhuriyetine ve Atatürk’üne sahip çıkan bu ulus, gelecekte daha güzel günlerde, coşku içinde bayramlarını kutlamayı sürdürecektir.
Yaşasın kayıtsız şartsız ulusal egemenlik!
Yaşasın 23 Nisan!
Yaşasın Cumhuriyet!