Koronavirüsü ile ilgili önemli bir haber verdi Sağlık Bakanlığı; toplam 1872 hastadan 26’sı iyileşmiş ve taburcu edilmiş. Ölü sayısı 24 Mart’ta 44 idi. Bunların hepsi yaşlı diye bir propaganda yürütülüyor. AKP yandaşlarının genç bir kesimi “ zaten çok yaşamış 80 yaşına kadar” diyor, sanki kendisi o yaşa kadar hayatını sürdürmek istemezmiş gibi.
Bu gençlerin bir kısmı 65 yaş üstüne getirilen yasak sonrası yollarda ihtiyar avına çıktı. Bu çok normal, zira AKP, gençleri muhbir olarak yetiştirmeye çalışıyor. Yerel ve genel seçim kampanyalarında AKP veya lideri aleyhine konuşanları telefonla kayıt eden birçok kişi karakola başvurdu, konuşanlar savcılığa ifade verdi. Bunu yapanların amacı ne? İhbar yap, iş versinler, para versinler…
Bu muhbirlik düzeni yürümez, korku imparatorluğu kurmak için Balyoz, Ergenekon, Gezi davaları daha neler neler? Gördüğünü yazanlara, bildiğini söyleyenlere büyük baskı var, kamu çalışanları için bu, işten atılma tehdidi ile birlikte geliyor.
Haber yapan muhabirler savcılıkta, ne için? Yaptığı haber ile “halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit oluşturmak’ eyleminde bulunduğu için. Oysa adı üzerinde haberci! Onun işi bu. İz Gazete muhabiri Tugay Can, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne çağrıldı, ifadesini verdi, serbest bırakıldı.
Salgın hastalığı saklayarak hastalıkla mücadele edilir mi?
Çin’de saptanan 81 bin virüs vakası vardı, 5 bini tedavi altında halen. 72 bin 703 hasta ise iyileşti ve evlerine gönderildi. Bu nedenle Sağlık Bakanlığının açıkladığı 26 hasta iyileşti haberi çok önemli. Çin’de evine gönderilen hasta oranı yüzde 90, bizde şimdilik sadece yüzde 1 (bir),
Bu hastaların virüsü nereden aldığı, nerede yaşadıkları, yaşları açıklanmalı.
Dünya Sağlık Örgütünün ve bazı yabancı sitelerin haberlerinden hangi illerde virüs olayının yoğun yaşandığını görüyoruz. Bizimkiler bunu neden açıklamaz acaba?
Olay Türkiye’de su üzerine çıktığı andan itibaren, herkes kendini koruma altına alsın dedik, izolasyonu destekledik. Kişi kendini ve yakınlarını korumalı. Geçen hafta ailecek kendimizi izole ettik. İki gün sonra da 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı geldi.
65 yaşın üzerinde 7 milyon nüfus var, 850 bin kişi aktif olarak çalışıyor. “Evde Kal” dediğin zaman bu kişilerin önemli bir kısmı aç kalacak.
Tarımda kayıtsız çalışanlardan söz etmiyorum bile!
İki konu çok önemli:
Birincisi, ülke olarak sağlığımıza bir an önce kavuşmak durumundayız. Kendimizi izole etmeden hastalığın yayılma zincirini kıramayız.
İkincisi, ekonomide çarklar dönmeli. Küçük esnaf, Kobiler, sanayici cebine para girmezse batar. Günübirlik para kazanmak zorunda olanların önemli bir kısmı aç kaldı.
Tedbirler ve ekonomik destek paketlerinin içinde laf var, para yok. Olan paraların vatandaşa değil yandaşa gideceğini zaman gösterecek. Zira Türk milletinin Kurtuluş Savaşı sırasında ve sonrasında yoktan var ettiği fabrikalar, kurumlar tek tek kapatıldı, satıldı. Şimdi varlık içinde yokluktayız. Varlığın sahibi de komisyonla iş yaptıranlar, virüs ortada kol gezerken rant kararları alanlar…
“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşcesine”
Diyerek büyüdük… Şimdi virüse karşı da elele verip orman gibi olmalıyız. Dayanışma ile bu sorunu aşınca, ekonomik sorun büyük dalgalarla tsunami gibi gelecek. Hazırlıklı olmalıyız.