Ekonomide gidişat ; toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkiliyor.

Uygulanan ekonomi politikaları; toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkilemektedir. Ücretliler, yoksulluğa sürüklenirken, girişimcilerin de ayakta kalmaları her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Artan maliyetleri karşılayamayarak kepenk kapatan firmaların sayısı da, artış eğilimini sürdürüyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin ‘’kurulan-kapanan şirket istatistikleri’’ne göre; Ağustos ayında 3 bin 282 firma kapanırken, bu sayı 8 ayda 30 bin 977’ ye yükseldi.

Geçen yıl, aynı dönemde kapanan firma sayısı 27 bin 978 idi.

Bu arada; Ağustos’ta kurulan toplam işletme sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 19.8 azaldı.

8 aylık dönemde kapanan işletme sayısındaki yıllık artış da yüzde 10.7 oldu.

Bu rakamlar; uygulanan ekonomi politikalarının, ticari hayatı ‘’iflas’a sürüklediğini gösteriyor.

Öte yandan; enflasyondaki önlenemeyen yükseliş, artan fiyatlar, hayat pahalılığı, işsizlik, yoksulluk ve giderek geniş toplum kesimlerinin belini büken geçim zorluğu; insanları canından bezdiriyor, yaşamı çekilmez hale getiriyor.

Ayrıca; toplumu etkileyen beslenme krizi ‘’açlık’’ sınırına, dar ve sabit gelirlilerin konuta erişimini giderek olanaksız hale gelirken, artan kiralar, ölümle sonuçlanan ev sahibi- kiracı kavgaları; ülkemiz için ‘’ulusal güvenlik’’ problemine dönüşüyor.

Bu arada; 4 milyon 400 bin hane sosyal yardımla yaşıyor.

2017’de 3 milyon 200 bin hane sosyal yardım alıyordu.

5 yılda, sosyal yardım alan hane sayısı yüzde 38 oranında arttı.

Bu tablo; yoksulluğun ne kadar artarak derinleştiğinin en çarpıcı göstergesidir.

Söz konusu rakamlar; yaklaşık 40 milyon yurttaşımızın sosyal yardımla yaşamını sürdürebildiğini anlatıyor.

ÇİFTÇİ TOPRAĞA KÜSÜYOR, 

TARIM ARAZİLERİ YÜZDE 14 KÜÇÜLDÜ…

Uygulanan tarım politikası; çiftçiyi toprağa küstürüyor. Oysa; gıda fiyatlarının neredeyse günlük olarak arttığı bir dönemde, ülke topraklarının bir karışının bile boş bırakılmaması gerekmektedir.

Çiftçimizi, üretimde teşvik etmeli, tarımsal girdi fiyatlarını sübvanse etmeli ve kırsal kesimden göçü önleyecek tedbirleri, zaman yitirmeden almalıyız.

2019 yılında 23 milyon 99 bin hektar olan işlenen tarım alanı , 2022 yılında 23 milyon 845 bin hektara ulaşmıştır.

Ancak; bu artış hızı yeterli değildir. 1990-2002 yılları arasında nüfusumuz yüzde 51 artarken, tarım arazileri yüzde 14 azalmıştır.

 HAYVAN VARLIĞIMIZ AZALIYOR

 Beslenme krizi sağlığımızı tehdit ediyor.

Öte yandan; büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayımız azalıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’ nun ‘’Haziran 2023 Hayvansal Üretim İstatistikleri’’ne göre; ‘’büyükbaş hayvan sayısı yüzde 2, küçükbaş hayvan sayısı ise yüzde 5.3 azaldı’’

Sığır sayısı Haziran sonu itibariyle bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 2 azalarak 16 milyon 521 bin, manda sayısı ise yüzde 2.9 azalarak 167 bin oldu.

Aynı dönemde küçükbaş hayvan kategorisinde de koyun sayısı, yüzde 4.7 azalarak 42 milyon 565 bin, keçi sayısı da yüzde 7.5 azalarak 10 milyon 709 bin oldu.

Hayvan varlığımızın azalması; et fiyatlarını erişilmesi zor bir noktaya taşıdı.

Hem tarımsal, hem de hayvan sayısındaki üretimin azalması, et ve tarımsal gıda fiyatlarındaki kontrol edilemeyen artışın önemli nedenlerindendir.

İnsanlarımız hayvansal gıda, yani et ve sebze tüketemiyor. Çocuklarımız yeterli proteinle beslenemiyor.

Böylece; beslenme yetersizliği, sağlıksız bir topluma neden oluyor.

Tarım sektöründeki çöküşün nedeni de; uygulanan tarım politikasıdır.

SONUÇ OLARAK;

İşletmeler, esnaf kepenk kapatırken, tarım arazileri küçülüyor, çiftçi toprağa küsüyor, besicilik can çekişiyor, hayvan varlığımız azalıyor, beslenme krizi sağlığımızı tehdit ediyor. Uygulanan ekonomi ve tarım politikasına ‘başarılı’’ diyebilir miyiz?