İş dünyasının önemli kurumları geçen hafta Türk Lirası'nın rekor derecede değer yitirmesiyle birlikte ah vah etmeye başladılar. Önce İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener konuştu. Ülke ekonomisinde kaynaklarının doğru kullanılmadığını ve piyasada dengelerin kaybolduğunu belirten Özgener, “Merkez Bankası güvenin tekrar sağlanması için somut adımlar atmalı” dedi. Özgener, asgari ücrette de işveren üzerindeki vergi yükünün kaldırılmasını istedi.

Ardından Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi'nin çıkışı geldi. Eskinazi, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmanın ihracatı durduracak boyuta ulaştığını belirtti. “Türk ekonomisinde hammadde, enerji, lojistik başta olmak üzere pek çok girdi dövize endeksli. Dövizde bir günde yüzde 10-15 aralığındaki dalgalanma baş edilebilecek bir dalga değil. Bu dalgalanma hem işletmelerimize hem de ekonomimize büyük yaralar açar. İşletmelerimizin öz sermayeleri eridi. Kâhin olmaya gerek yok bundan sonraki aşamada bankalar kredi veremez noktaya gelecek. Gelinen nokta iş dünyasının çözüm bulabileceği noktayı çoktan geçti. Acil önlem alınmalı. Politikacılar birlikte çözüm üretmeli” çağrısında bulundu.

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI

İş dünyası söylemlerinde haklı mı? Elbette.

Ama mesele şu, araba devrildikten sonra feryat etmenin kimseye faydası yok.

Hükûmetin ekonomi politikalarının yanlışlığını muhalefet liderleri, akademisyenler, ekonomi uzmanları, işçi sendikaları yıllardır dile getirip, uyarıda bulunurken sesi çıkmayan hatta alkış tutan iş dünyasının şimdi bu çıkışı çok da samimi gelmiyor. Demek ki işin ucu kendilerine de dokunmaya başladı. Bıçak önce deriyi, sonra eti, sonra kasları deldi, şimdi de kemiğe dayandı.

AKP'nin politikalarına gözü kapalı destek veren, her hamlesini alkışlayan iş dünyası bakalım bundan böyle daha özgür ve daha cesur, daha gür sesle yanlışları söyleyebilme cesaretini gösterecek mi? Halkın yükselen tepki ve öfkesini kendilerinden uzak tutmak için yaptıkları bu cılız karşı çıkışlar AKP tarafından ciddiye alınacak mı? İzleyip göreceğiz.


Israr ediyorum; orası Alsancak Stadı

Cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir dizi açılış ve TOKİ'nin inşa ettiği deprem konutlarının bazılarını hak sahiplerine teslim etme töreni için İzmir'e geldi. Bize söylenen toplam 96 tesisin toplu açılışını yapmış. Aradık, taradık bu 96 tesisin ve yatırımın ne olduğunu biz bulamadık.

Aralarında bildiğimiz yapımı ancak 7 yılda tamamlanan Alsancak Stadı vardı. Oldu bittiye getirilerek, İzmirliye sorulmadan, spor kamuoyunun ne düşündüğüne bakmadan 111 yıllık stadın adını değiştiriverdiler. Neden? Çünkü "Reis öyle buyurdu…"

İzmir'de bir grup elit, halk adına, kamu adına karar vermeyi meşru hakkı görüyor. Çok mu zordu bir anket yaparak, İZVAK'ın internet sitesinden halka sorarak o stadın adını İzmirlilere danışmak?

İtirazım ne Mustafa Denizli'ye ne Altay'a… İtirazım Alsancak adının silinmesine. İtirazım İzmirliler adına tek bir kişinin karar vermesine…


BİZDEN HABERLER

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yerel gazetelere destek olmak amacıyla 2,5 yıl önce devreye soktuğu uygulama İstanbul'da da başlatıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, karar özetlerinin resmi ilan yayınlama hakkı bulunan İstanbul merkezli gazetelerde duyurulmasına ilişkin teklifi oybirliği ile kabul etti.

CHP tarafından Ekim ayında Marmaris'te yapılan Yerel Medya Çalıştayı'nda, Tunç Soyer'in başlattığı uygulamayı "İzmir modeli" olarak Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na anlatmış ve diğer CHP'li belediyelerin de bu modeli uygulaması önerisini götürmüştük. Kılıçdaroğlu da ilk Büyükşehir Belediye Başkanları toplantısında konuyu gündeme getireceğini ve Tunç Soyer'den de bilgi alacağı sözünü vermişti.

İzmir'den sonra İstanbul'un da bu modeli hem de geliştirerek hayata geçirmesi yerel basın için çok sevindirici. Başka bir sevindirici nokta ise önerinin MHP ve AKP'li meclis üyeleri tarafından gündeme getirilmesi ve oy birliği ile kabul edilmesi. Tüm bunlar yerel basın için olumlu gelişmeler.

AKP'nin de sıcak baktığı anlaşılan bu modelin yasa ve yönetmeliklerle kalıcı hale gelmesi ve ilçe belediyelerinin de buna dahil edilmesiyle Türkiye'de yerel basının maddi açıdan son derece rahatlayacağı kesin. Ekonomik olarak güçlenen yerel basın aynı zamanda editoryal bağımsızlığına daha fazla sahip çıkacak. Bu da ülkemizde basın özgürlüğü ve demokrasinin gelişmesi için çok değerli bir adım olacak.

Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.


BOMBA BİR RÖPORTAJ DAHA

İZGAZETE İzmir'in nabzını tutan ve gündem yaratan röportajlarına devam ediyor.

Gönül Soyoğul ustamız, İzmir'de iki dönem belediye başkanlığı yapmış Burhan Özfatura ile çok konuşulacak, çok samimi ve Sayın Özfatura'nın deyimiyle "Dobra dobra" bir röportaj yaptı.

Muhafazakâr camianın sevilen ve saygı duyulan isimlerinden Burhan Özfatura röportajında "Yaşadıklarım Unutmadıklarım Yazdıklarım" adlı yeni kitabını, güncel konuları, AKP'nin izlediği siyaseti, İzmir aşkını, yaptıklarını, yapamadıklarını son derece samimi bir şekilde anlattı. Özfatura'nın özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili tespitleri ve açıklamaları büyük ses getirecek. İz Gazete olarak kendisine teşekkür ediyoruz.

BİZ'i takip edin;

Bugüne dair sözünüz,

Gelecekte İZ'iniz olsun…

Sağlıklı kalın.