Gerçekten seçimi biz mi yapıyoruz? Birbirlerinden farklılar mı?
Yönetenler kendi politikalarını mı uyguluyorlar? Yoksa ellerine verilen reçeteleri uygulamakla görevli atanmışlar mı?
Türk Silahlı Kuvvetleri olmuş NATO silahlı kuvveti. Ekonomi IMF ve Dünya Bankası'na; politikalar ABD ve AB'ye bırakılmış.
Ne derlerse yapmak zorundalar.
Yani ülke yeni sömürgeci politikaların tuzağına düşmüş tutsak durumunda.
Gerek ülkede gerek yerelde farklarını hissettiğiniz uygulamaları var mı?
Farklı olduklarını iddia ettikleri konularda gerçekten farklılar mı?
1950'den beri süre gelen politikalar öyle çok da farklı şeyler değiller.
Farklı olanlar ya sürgünde ya zindanlardalar!
Şimdi de sözüm ona yerel yöneticilerimizi seçeceğiz.
Seçtiğimizi sanmamızı sağlayacak algı operasyonları yapılıyor sürekli.
Öyle olsaydı neden halk meydanlarda atanan adayları protesto etsindi ki?
Söylentilerin bini bir para.
Yok bavullarla paralar gitmiş 2B arazileri için de...
Gitse ne olur gitmese ne? Engellenebiliyorlar mı?
Oy yoksa hizmette yok anlayışı iktidarda.
Ülke iki dudak arası politikası ile yönetiliyor.
Merkezi iktidarda da yerel de de bu böyle. Başkan ne derse o!
Patron da ne derse, müdür de ne derse o!..
Sanayi Devrimi’ni kaçırmış ülkenin elbette demokrasisi de olamaz.
Yaşamadığınız süreçlerin kültürlerini içselleştiremez ve toplumsallaştıramazsınız.
Seçtiğimizi zannediyoruz. Farkları yoksa değişen bir şey de yok elbette.
Sorunlar artıyor. Gerilim yükseliyor.
Bütün bunlara karşın umutsuzluğa yer yok.
Çözüm vakti yaklaşıyor...