Bir yere yerleşmek ve orada bir hayat kurmak ne zordur. Yerleşip hayatınızı kurduğunuz yerden gitmek zorunda kalmak daha da zor. Bir ömür geçirdiğiniz evin yıkıldığını görmek, yıllarınızı geçirdiğiniz mahalleden taşınmak, komşulara, dostlara, sevdiklerinize, sevmediklerinize veda etmek ne zordur. Mecbur kalırsın bazen. Çünkü insanlar büyür, binalar eskir, ihtiyaçlar değişir. Yeni bir eve, güvenli bir binaya ihtiyaç duyarsın. Yaşadığın yerden, hayatı birlikte paylaştığın insanlardan kopmadan güvenli bir binaya, sağlıklı bir çevreye sahip olmanın yollarını ararsın.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin uyguladığı kentsel dönüşüm modeli işte bu yollardan birisi. Yaşadığınız yeri, sevdiklerinizi, komşularınızı terk etmeden güvenli bir binada, sağlıklı bir çevrede yaşamak için yerinde dönüşüm modeli.
Kurgusu basit uygulaması zor ama sonuçları iyi bir model. İzmir modelinin üç ana ilkesi var. Bunlardan ilki uzlaşma ilkesi. İkincisi dönüşümün yerinde ve adil gerçekleştirilmesi. Ve üçüncüsü tüm sürecin İzmir Büyükşehir Belediyesinin denetimi ve güvencesi altında yürütülmesi.
Bu ilkelerin hayata geçirilmesi için önce kentsel dönüşüm yapılacak alan belirleniyor. Alanda yer alan hak sahipleri belirlenip kıymet takdirleri yapıldıktan sonra uygulamaya yönelik uzlaşma paylaşım modeli oluşturuluyor. Daha sonra imar planları, vaziyet planları, kentsel tasarım ve mimari projeler hazırlanıyor. Hazırlanan plan ve projeler kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenen yerdeki insanlara anlatılıyor ve onların rızası aranıyor. Alanda yaşayanlarla belediye arasında tam bir uzlaşma sağlanıyor ve hak sahipleri kendilerine ait tapuları belediyeye devrediyor. Belediye tüm dönüşüm alanının mülkiyetini aldıktan sonra projeye uygun şekilde inşaatların yapılması için ihaleye çıkıp yüklenici firmayla anlaşıyor.
Büyükşehir Belediyesi inşaat faaliyetinin tüm aşamalarında yüklenici firmayı hem denetliyor hem de başta alt yapı yatırımları olmak üzere birçok yerde destekliyor. Evlerinden çıkanlara kira yardımı yapılıyor. İnşaatlar bittikten sonra hak sahiplerine tapuları devredilip evlerinin anahtarları teslim ediliyor. Dönüşüm sonrası herkes yeniden mahallesine dönüyor. Sadece orada yaşayanlar değil mahallenin bir parçası olan esnaf da mahalledeki yerini alıyor. Aynı yerde komşularınızla, dostlarınızla ancak bu kez daha güvenli bir binada ve sağlıklı bir çevrede yaşama imkânı buluyorsunuz. Uygulama planlı ve bütüncül yapıldığından sadece binalar yenilenmiş olmuyor. Tüm alan daha iyi alt yapıya, yollara, sosyal donatı ve yeşil alanlara sahip şekilde yeniden oluşturulmuş oluyor.
Ekonomik kriz ve küresel salgın nedeniyle bir süredir uygulaması yavaşlayan İzmir modeli geçtiğimiz aylarda yapılan çalışmalarla hız kazandı. İzmir’in birçok yerinde İzmir modeliyle yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları için temel atma aşamasına gelindi. 248 hektarlık alanda kentsel dönüşüm çalışmaları devam ediyor. Önümüzdeki iki yıl içinde toplam 1 milyar liralık inşaat yapılacak. Karşıyaka, Örnekköy’de devam eden kentsel dönüşüm bittiğinde toplam 3.520 konut ve 338 işyeri yapılmış olacak.
Tüm bu çalışmalar depremle sarsılan, güvenli binalarda yaşamanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gören İzmir’in dirençli bir kent oluşturma çalışmalarının bir kısmı. Kişisel çıkarlarımızı koruyarak ancak güvenli binalarda ve sağlıklı bir çevrede yaşama ihtiyacımızdan vazgeçmeden daha çok hizmet yapılması için hem taleplerimizi sunmalı hem de çalışmalara destek vermeliyiz. Yaşadığımız, günlerimizi geçirdiğimiz yerleri terk etmeden kentsel dönüşümün mümkün olduğunu gösteren İzmir modeli tüm ülkeye örnek teşkil edecektir.